Yargıtay Kararı 15. Ceza Dairesi 2012/2193 E. 2013/14208 K. 26.09.2013 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2012/2193
KARAR NO : 2013/14208
KARAR TARİHİ : 26.09.2013

MAHKEMESİ :Sulh Ceza Mahkemesi
SUÇ : Güveni kötüye kullanma

Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Güveni kötüye kullanma suçunun oluşabilmesi için; failin bir malın zilyedi olması, malın iade edilmek veya belirli bir şekilde kullanmak üzere faile rızayla tevdi ve teslim edilmesi, failin kendisine verilen malı, veriliş gayesinin dışında, zilyedi olduğu malda malikmiş gibi satması, rehnetmesi tüketmesi, değiştirmesi veya bozması ve benzeri şekillerde tasarrufta bulunması ya da devir olgusunu inkar etmesi şeklinde, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir.
Sanık …’in, katılan …’e olan borcuna karşılık üç adet patates sökme, iki adet patates ekme makinesi ile 1000 adet plastik sulama borusu ve mibzer tabir edilen tarım makinesini 35.000 TL bedel karşılığında 15/10/2007 tarihinde katılana sattığı, akabinde katılanın aynı malları 31/10/2008 tarihine kadar kullanmak üzere 12/03/2008 tarihinde sanığa kiraladığı, süre bitiminde katılanın malları geri istediği ancak sanığın bir süre daha suça konu makineleri kullanma talebinde bulunduğu, katılanın da bu isteği kabul etmesi üzerine sanığın 2009 yılının ocak ayına kadar sözkonusu malları kullanmaya devam ettiği, katılanın tekrar malları geri istediğinde ise sanığın suça konu makine ve boruları vermeyeceğini katılana bildirdiği, sonrasında da bu malları çeşitli kişilere verdiği yada sattığı olayda, mahkemenin güveni kötüye kullanma suçunun oluştuğuna ilişkin kabulünde bir isabetsizlik görülmemiştir.
06/12/2006 tarih ve 5560 Sayılı Kanunun 24. maddesi ile değişik 5271 sayılı Kanunun 253/3 maddesine göre, soruşturulması ve kovuşturulması şikâyete bağlı olsa bile, etkin pişmanlık hükümlerine yer verilen suçlarda, uzlaştırma yoluna gidilemeyeceğinin belirtilmesi ve güveni kötüye
kullanma suçunun da TCK’nın 168/1 maddesine göre etkin pişmanlık öngörülen suçlar kapsamında olması nedeniyle, suç ve hüküm tarihi itibariyle sanık hakkında uzlaşma hükümlerinin uygulanma imkanı bulunmadığından tebliğnamedeki eleştiriye iştirak edilmemiştir.
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanığın yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine, Ancak;
Hapis cezası alt sınırdan tayin edildiği halde adli para cezası belirlenirken yeterli ve yasal gerekçe gösterilmeksizin, aynı gerekçeyle tam gün sayısının asgari hadden uzaklaşılması suretiyle belirlenerek sanığa fazla ceza tayini,
Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde görülmüş olduğundan, hükmün 5320 sayılı Kanunun 8.maddesi uyarınca uygulanması gereken CMUK’nın 321.maddesi gereğince BOZULMASINA; Fakat, bu aykırılığın yeniden duruşma yapılmaksızın aynı Kanun’un 322.maddesi uyarınca düzeltilmesi mümkün bulunduğundan; hüküm fıkrasından adli para cezasına ilişkin sırasıyla “180 gün”,”150 gün” ve “ 3000 TL” adli para cezası terimlerinin tamamen çıkartılarak yerlerine,sırasıyla “ 5 gün “, “ 4 gün” ve “ 80 TL “ adli para cezası ibarelerinin eklenmesi suretiyle sair yönleri usul ve yasaya uygun bulunan hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 26.09.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.