Yargıtay Kararı 15. Ceza Dairesi 2012/21614 E. 2014/13164 K. 02.07.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2012/21614
KARAR NO : 2014/13164
KARAR TARİHİ : 02.07.2014

Tebliğname No : 11 – 2010/261518
MAHKEMESİ : Denizli 4. Asliye Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 20/04/2010
NUMARASI : 2009/823 (E) ve 2010/324 (K)
SUÇ : Güveni kötüye kullanma

Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Güveni kötüye kullanma suçunun oluşabilmesi için; failin bir malın zilyedi olması, malın iade edilmek veya belirli bir şekilde kullanmak üzere faile rızayla tevdi ve teslim edilmesi, failin kendisine verilen malı, veriliş gayesinin dışında, zilyedi olduğu malda malikmiş gibi satması, rehnetmesi, tüketmesi, değiştirmesi veya bozması ve benzeri şekillerde tasarrufta bulunması ya da devir olgusunu inkar etmesi şeklinde, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir.
Diş hekimi olan katılanın serbest muhasebeci olan A. Ongun’un yanında çalışan sanık ile muhasebe işlerinin yapılması konusunda anlaştıkları, aralarındaki iş takibi sona erdiğinde sigorta ile ilgili primlerinin yatmadığını öğrenen katılanın şikayetçi olduğunun iddia edildiği olayda;
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre yerinde görülmeyen diğer temyiz itirazlarının reddine, ancak;
1-Serbest muhasebecilerin 3568 sayılı Kanun’un 2. maddesinde belirtilen görevlerinin arasında vergi borcunu yatırmak gibi bir görevleri olmadığı gibi, Türkiye Serbest Muhasebeciler Mali Müşavirler ve Yeminli Mali Müşavirler Odaları Birliği’nin Mecburi Meslek Kararlarına ilişkin 26.01.1996 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanan 1996/1 sayılı genelgesinin 1’inci maddesinde yer alan “Meslek mensupları, müşteri adına üçüncü kişilere ödeme yapmak üzere her ne isim altında olursa olsun mali değerler alamazlar” şeklindeki hükmüne göre, mali müşavir olan tanık A.. O..’un yanında çalışan sanığın, vergi borçlarının yatırılması için şikâyetçi tarafından verilen paraları ilgili kuruma yatırmayarak özel işlerinde kullandığının iddia ve kabul olunması karşısında; eyleminin yanında çalışmış olduğu tanık Ansel’e karşı olmayıp, müşterileri olan şikâyetçiye yönelik olduğu, paranın kendisine serbest muhasebecinin yanında çalışmış olması nedeniyle verildiği, suça konu paranın yatırılmasının sanıkla şikâyetçi arasındaki görev ilişkisi kapsamında olmadığı hususları birlikte değerlendirildiğinde, TCK’nın 155/1. maddesi gereğince güveni kötüye kullanma suçundan hüküm kurulması gerektiği gözetilmeden, aynı maddenin ikinci fıkrası uyarınca uygulama yapılması suretiyle sanık hakkında fazla ceza tayin edilmesi,
2-Sanığın, katılandan değişik dönemlere ilişkin vergi ve SGK borçları karşılığında almış olduğu paraları ilgili kurumlara yatırmadığının anlaşılması karşısında, sanık hakkında TCK’nın 43. maddesinde yer alan zincirleme suç hükümlerinin uygulanması gerektiğinin gözetilmemesi,
3-5237 sayılı TCK’nın 53/4. maddesi gereğince, kısa süreli hapis cezası ertelenen sanık hakkında, aynı kanun maddesinin 1. bendinde gösterilen hak yoksunluğuna hükmedilemeyeceğinin gözetilmemesi,
4-Adli para cezasının tayininde bir günün karşılığı olan miktarın takdirinde uygulama maddesinin gösterilmemesi,
Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu nedenle yerinde görülmüş olduğundan, hükmün bu nedenlerle 5320 sayılı Kanun’un 8. maddesine istinaden uygulanması gereken CMUK’nın 321. maddesi gereğince BOZULMASINA, aynı kanunun 326. maddesi gereğince sonuç ceza miktarı yönünden sanığın kazanılmış haklarının gözetilmesine, 02.07.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi