Yargıtay Kararı 15. Ceza Dairesi 2012/21592 E. 2014/13135 K. 02.07.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2012/21592
KARAR NO : 2014/13135
KARAR TARİHİ : 02.07.2014

Tebliğname No : 11 – 2010/228799
MAHKEMESİ : Adana 8. Asliye Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 02/12/2009
NUMARASI : 2007/149 (E) ve 2009/1104 (K)
SUÇ : Hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma

Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Güveni kötüye kullanma suçunun oluşabilmesi için; failin bir malın zilyedi olması, malın iade edilmek veya belirli bir şekilde kullanmak üzere faile rızayla tevdi ve teslim edilmesi, failin kendisine verilen malı, veriliş gayesinin dışında, zilyedi olduğu malda malikmiş gibi satması, rehnetmesi, tüketmesi, değiştirmesi veya bozması ve benzeri şekillerde tasarrufta bulunması ya da devir olgusunu inkâr etmesi şeklinde, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir.
Y. Gıda Sanayi isimli anonim şirketinin Manisa şubesinden Diyarbakır bayilerine yemeklik sıvı yağlarının gönderilmesi işini üstlenen şikayetçi Adahan şirketinin, piyasada serbest çalışan H.. S.. adına kayıtlı … plakalı aracı kullanan temyiz dışı Mithat ile anlaştığı, Mithat’ın suça konu yağları TIR’a yüklemesinden sonra Diyarbakır’a götürmediğinin tespit edildiği, tanık Muammer Uzun’un ifadesinde “M.. D.. ile oturuyorduk, R.. B.. geldi ve Mithat’a ben diğer araca yük saramadım, haciz vardı, bu aracı ben götüreyim, sen hacizli araca göz kulak ol” diyerek Mithat’ta bulunan aracın ruhsatını ve anahtarlarını aldığını” söylediği, bu nedenle sanığın hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma suçuna doğrudan doğruya iştirak ettiğinin iddia edildiği olayda; sanığın aşamalardaki tüm savunmalarında kiralamış olduğu … plakalı aracın şoförünün kendisinin onayı olmadığı halde bulduğu yükü Diyarbakır’a götürmek üzere şirketle anlaştığını, buna rağmen teslimatı gerçekleştirmediğini, bu nedenle mağdur olduğundan suç duyurusunda bulunduğunu, kendisinin o tarihlerde hacizli aracının başında beklediğini belirterek suçlamaları kabul etmemesi ve sanık aleyhine beyanda bulunan tanık M.
U.’un temyiz dışı Mithat’ın arkadaşı olması karşısında; maddi gerçeğin hiçbir kuşkuya yer vermeksizin ortaya çıkarılması bakımından, sanığın suç duyurusuna ilişkin iddiasının araştırılması maksadıyla dosyanın Osmaniye Cumhuriyet Başsavcılığı’ndan istenilerek incelemesinin yapılmasından sonra onaylı suretinin alınması, ayrıca sanık ile temyiz dışı M.. D.. ve H.. S..’ın suç tarihlerinde kullanmış oldukları telefon numaraları ile dosyadaki belgelerde yer alan … ve … telefonların kimler tarafından kullanıldığının operatör şirketlerinden sorulmasından sonra, tespit edilen numaralarla yukarıda belirtilen telefon numaralarının suç tarihlerinde (suç tarihinden bir hafta öncesi ile şikayet tarihine kadar) görüşme yaptıkları numaralarla baz istasyonlarının tespiti için Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı’ndan kayıtlarının istenilerek sanığın suç tarihlerinde nerelerde bulunduğunun belirlenmesi ile sanığın suç tarihinde … plakalı aracının icra dairesince bağlandığına ilişkin savunmasının araştırılması maksadıyla icra dosyasının da getirtilerek suç tarihi ile sonrasında sanık tarafından bir işlem yapılıp yapılmadığı saptanarak, o tarihlerde aracın bağlandığı yerde bulunup bulunmadığının belirlenmesi sonucunda, dosyadaki tüm delillerin bir bütün olarak değerlendirilmesi suretiyle sanığın hukuki durumunun tayin ve takdiri gerekirken, yazılı şekilde mahkumiyet hükmü kurulması,
Kabule göre de;
5237 sayılı Kanun’un 53. maddesinin 1. fıkrasının “c” bendinde yer alan hak ve yetkileri kullanmak yönündeki yoksunluğun, kendi altsoyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri açısından koşullu salıverilmeye kadar, üstsoyu ile diğer kişiler yönünden ise cezanın infazı tamamlanıncaya kadar sürmesine karar verilmesi gerektiği gözetilmeden, yazılı şekilde hüküm kurulması,
Bozmayı gerektirmiş, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün bu nedenlerle, 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesine istinaden uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 02.07.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.