Yargıtay Kararı 15. Ceza Dairesi 2012/21552 E. 2014/13138 K. 02.07.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2012/21552
KARAR NO : 2014/13138
KARAR TARİHİ : 02.07.2014

Tebliğname No : 11 – 2010/336985
MAHKEMESİ : Bakırköy 12. Ağır Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 28/05/2010
NUMARASI : 2009/36 (E) ve 2010/243 (K)
SUÇ : Dolandırıcılık, özel belgede sahtecilik

Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.
TCK’nın 158/1-e bendinde belirtilen, kamu kurum ve kuruluşlarının zararına olarak dolandırıcılık suçunun işlenmesi nitelikli hal kabul edilmiştir. Hangi kurum ve kuruluşların, kamusal nitelik taşıdığı, o kurumun kadro bakımından bağlı olduğu durumu düzenleyen mevzuata göre belirlenir. Bu nitelikli halin oluşması için, eylemin kamu kurum ve kuruluşlarının mal varlığına zarar vermek amacıyla işlenmesi gerekir.
Zarar vermek, kamu kurum ve kuruluşlarından hakkı olmayan bir parayı almak ya da bir borcu geri vermemek şeklinde olabilir. Bu suçun zarar göreni kamu kurum ve kuruluşunun tüzel kişiliğidir. Kamu kurum ve kuruluşlarının zarar görmesi söz konusu değilse bu suç oluşmayacaktır. Dolandırıcılık suçunun kamu yararına çalışan hayır kurumlarının zararına işlenmesi madde kapsamında değildir.
I. petrol şirketinin sahibi olan sanıklar Ö.. D.. ve H.. K..’nın, eğitim merkezince verilen sipariş nedeniyle şirkete ait olan …. plakalı tanker ile aynı zamanda Ömer’in babası olan sanık Recep’i görevlendirildiklerinden sanığın, BP istasyonundan aldığı ve kendi şirketlerinden yüklediği kalorifer yakıtını Arnavutköy Polis Moral Eğitim Merkezi’ne götürdüğü, tankerin dolu olarak tartımını yaptırdığı işyerinin sahibi olan tanık A.. C..’ın kantar fişine 24.300 kg yazarak sanığa verdiği, sayaçlı vanadan yakıtı boşaltan yapan sanığın, bir süre sonra vananın bozulduğunu belirtmesi nedeniyle sayaçsız vanadan boşaltmaya devam ettikleri, teslimi yapılan yakıtın tespitinin yapılabilmesi amacıyla tankerin boş olarak tartımını yapmak üzere tanık Ali’nin işlettiği işyerine tekrar gidildiği, bu sırada sanık Recep’in … plakalı farklı bir araca ait olan ve plaka ve tarihinde oynama yapılan tartım fişini ibraz ettiği, durumun tanık A.. C.. tarafından fark edilmesi üzerine sanığın olay yerinden ayrıldığı, sonrasında ise başka araca ait tartım fişinde tahrifat yapıldığının ekspertiz raporuyla tespit edildiğinin iddia olunduğu somut olayda;
a)Sanıkların aşamalardaki tüm savunmalarında kalorifer yakıtında herhangi bir eksikliğin bulunmadığını ve istenilen miktardaki yakıtı teslim ettiklerini belirterek suçlamaları kabul etmemeleri, tanık Ö.. Ç..’nin, sayaçla döküm yapıldığında göstergenin 9.800’lü rakamlara kadar geldiğini beyan etmesi, Kadıköy 15. Noterliği’nce onaylanan sevk irsaliyesinde, BP Petrollerinden alınan yakıt miktarının 9.864 litre, yoğunluğunun ise 9.051 kg olduğunun belirtilmesi, Gaziosmanpaşa 1. Sulh Hukuk Mahkemesi’nce yapılan tespit üzerine düzenlenen bilirkişi raporunda, toplam yakıt miktarının 31.738,54 m3 olup, yoğunluk itibariyle yakıtın 27.930,19 ton geldiğinin belirlenmesine karşın tanklara yakıt konulmadan önceki yakıtın seviye ve miktarlarının tespit edilememesi ve işletme şartlarına göre yanan yakıtın miktarının da belirlenemediğinin bildirilmesi ve tanık A.. C..’ın yargılama sırasında alınan beyanlarında kantar fişlerinin karışma ihtimalinin olduğunu belirtmesi karşısında; maddi gerçeğin hiçbir kuşkuya yer vermeksizin ortaya çıkarılması bakımından, eğitim merkezine götürülmek üzere TIR’a yüklenen toplam yakıt miktarına ilişkin belgelerin Isıtaş şirketi ile eğitim merkezinden istenilmesi ile suç tarihinde yakıtın dökülmesinden önce depoda ne kadar yakıt olduğunun sorularak buna ilişkin belgelerin getirtilmesi, bu rakamın tespitinin mümkün olamaması halinde ise yakıt ihalesine ilişkin belgelerle, son bir yıl içerisinde alınan ve tüketilen yakıt miktarlarına ilişkin fatura ve sevk irsaliyelerin getirtilerek, suç tarihinde işletmede ne tür kazan kullanıldığı, aylara göre ne kadar tüketim yapıldığının tespiti amacıyla dosyanın bir kül halinde alanında uzman olan makine mühendisi ve muhasebecilerden seçilecek 3’lü bilirkişi heyetine tevdi edilerek, katılan kuruma teslim edilen yakıt miktarının tespit edilmesi ile ekspertiz raporunda … plakalı araca ilişkin kantar fişinde oynama yapıldığının belirtilmesi nedeniyle, söz konusu plakanın kime ait olduğu sorgulanarak yakıt almaya elverişli bir araç olmadığı ile I. Petrol şirketi ile bir ilgisinin bulunup bulunmadığının belirlenmesi sonucunda toplanan diğer delillerle birlikte, tüm sanıkların hukuki durumunun buna göre takdir edilmesi ve I. şirketinin ortakları olan H.. K.. ile Ö.. D..’in azmettiren olarak atılı suçlara ne şekilde iştirak ettiklerinin karar yerinde tartışılması gerektiği gözetilmeden, eksik incelemeyle yazılı şekilde hüküm kurulması,
b)Tanık olarak dinlenen Ö.. Ş..’in suça konu kantar fişini gördüğü anda üzerinde tahrifatın yapıldığını anlaması ve Dairemizce yapılan gözlemde, tahrifat yapıldığının ilk bakışta anlaşılması karşısında, belgenin aldatma kabiliyetine haiz olmadığı gözetilmeksizin yetersiz bilirkişi raporuna dayanılarak özel belgede sahtecilik suçundan yazılı şekilde hüküm kurulması,
Bozmayı gerektirmiş, sanıklar müdafii ve katılan vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün bu nedenlerle, 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesine istinaden uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 02.07.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.