Yargıtay Kararı 15. Ceza Dairesi 2012/21534 E. 2014/13156 K. 02.07.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2012/21534
KARAR NO : 2014/13156
KARAR TARİHİ : 02.07.2014

Tebliğname No : 11 – 2010/323319
MAHKEMESİ : İstanbul 46. Asliye Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 17/12/2009
NUMARASI : 2009/1105 (E) ve 2009/1393 (K)
SUÇ : Dolandırıcılık

Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.
Somut olayda; sanığın, gazeteye yemekhane ve temizlik elemanı aradığına ilişkin vermiş olduğu ilandaki irtibat numarasını arayan mağdurla buluşma kararı aldıkları, işlemler için Haseki hastanesine gittiklerinde sanığın, mağdura “İşe girmek için gerekli raporları alıyorum, bunun içinde 500 TL para ver” dediği, istediği parayı mağdurdan aldıktan sonra “Ben geliyorum sen burada bekle’ diyerek olay yerinden kaçtığı anlaşıldığından, eyleminin dolandırıcılık suçunu oluşturduğuna dair mahkemenin kabulünde bir isabetsizlik görülmemiştir.
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, yerinde görülmeyen diğer temyiz itirazlarının reddine, ancak;
1)Sanık ile mağdurun beyanlarından, suçun tamamlanmasından sonra, paranın bir kısmının sanık tarafından mağdura ödendiğinin anlaşılmış olması karşısında; mağdurun ifadesi alınarak kısmi ödeme nedeniyle sanık hakkında 5237 sayılı TCK’nın 168. maddesinin uygulanmasına rıza gösterip göstermediği ile sanığın etkin pişmanlık gösterip göstermediği hususları araştırılarak, anılan maddenin uygulanıp uygulanmayacağının tartışılması gerekirken, eksik incelemeyle yazılı şekilde hüküm tesis edilmesi,
2)Hapis cezasının alt sınırdan tayin edilmesine rağmen, adli para cezasının belirlenmesi sırasında, yeterli ve yasal gerekçe gösterilmeksizin, aynı gerekçeye dayanılarak tam gün sayısının asgari hadden uzaklaşılması suretiyle sanık hakkında fazla ceza tayin edilmesi,
Bozmayı gerektirmiş, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün bu nedenlerle, 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesine istinaden uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 02.07.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.