Yargıtay Kararı 15. Ceza Dairesi 2012/21130 E. 2014/6260 K. 02.04.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2012/21130
KARAR NO : 2014/6260
KARAR TARİHİ : 02.04.2014

Tebliğname No : 15 – 2011/274759
MAHKEMESİ : Urla Asliye Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 08/03/2011
NUMARASI : 2009/528 (E) ve 2011/186 (K)
SUÇ : Nitelikli dolandırıcılık

Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, mağdurun durumu, fiille olan ilişkisi, kullanılan hilenin şekli, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.
Yukarıdaki ilkeler ışığında somut olay incelendiğinde;
Katılan F.. K..’in tarla vasıflı taşınmazını eşi katılan A.. K.. ile birlikte satılığa çıkardığı, sanıkların tarlaya alıcı olup katılanlar ile anlaşarak 20.000 TL peşin para verip bakiye borçları için ise 50.000 TL bedelli vadeli bono imzalayıp katılanlara verdikten sonra tapuda taşınmazın devrini sanıklardan A.. D..’ın üzerine aldığı, senedin vadesi gelmeden katılanların gazetede sanıkların dolandırıcılık yaptıklarına dair haber görmeleri üzerine kendilerinin de dolandırıldığı düşüncesi ile suç ihbarında bulundukları olayda, katılan A.. K..’in soruşturma beyanında sanıkların işyerlerine gidip taşınmazın satışı hususunu konuştuklarını, sanıklardan A.. D..’ın kendisini özel harekattan malulen emekli şahıs olarak tanıtıp güven telkin ettiğini, satış bedelinin bir bölümünü peşin veren sanıkların kalanı için senet verdiklerini beyan etmesi, soruşturmanın başlamasının ardından senet üzerinde sanıkların kendi adresleri olarak gösterdikleri işyerinde kollukça yapılan araştırmada sanıkların bahsi geçen yeri 1-2 aylığına kiralayıp muhtara kayıt da yaptırmadan ayrıldıklarının belirlenmesi, tanık T.. A..’ın sanıkların varlıklı insanlar olduklarına dair izlenim bırakma çabası içerisinde olduklarını belirtmesi, suça konu taşınmazın tapu kaydının incelenmesinde katılanın taşınmazı 26/03/2008 tarihinde sanık Ayhan’a satmasının ardından, hayatın olağan akışına uygun düşmeyecek zaman aralıkları içerisinde taşınmazın 03/04/2008 tarihinde A.. D.. tarafından N.A.’a, 15/04/2008 tarihinde ise N.A. tarafından Ş.Z.ye satılarak devredilmesi, sanıkların benzer eylemleri nedeniyle gerek yargılaması devam eden gerekse temyiz incelemesinden geçen dosyalarının bulunması hususları hep birlikte değerlendirildiğinde, sanıkların baştan beri bedelini ödemeyi düşünmedikleri vadeli senedi düzenleyip katılana verdikleri, katılanlara güven telkin etmek amacıyla sanık Ayhan’ın kendisini kamu sektöründen emekli bir şahıs olarak tanıttığı, sanıkların sabit işyerleri olduğuna dair izlenim uyandırmak amacıyla kısa süreliğine bir dükkanı kiralayıp sonrasında terk edip gittikleri gözetilerek, unsurları itibarı ile oluşan suçtan sanıkların mahkumiyetleri yerine yazılı şekilde beraatlarına karar verilmesi,
Bozmayı gerektirmiş, katılan vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 02.04.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.