Yargıtay Kararı 15. Ceza Dairesi 2012/21108 E. 2013/1883 K. 04.02.2013 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2012/21108
KARAR NO : 2013/1883
KARAR TARİHİ : 04.02.2013

MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
SUÇ : Dolandırıcılık
HÜKÜM : Beraat, mahkumiyet

Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp,onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir.
Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı,sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır.Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır.
Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli,olayın özelliği,fiille olan ilişkisi,mağdurun durumu,kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.
Somut olayda;sanık …’ın bir televizyon kanalına mesaj atarak isminin … olduğunu,… mensubu olduğunu bildirerek evliliğe yönelik olarak tanışmak isteyenlerin araması için cep telefonu numarasını bıraktığı, diğer sanık … un belirtilen numaraya mesaj atması üzerine tanıştıkları, sık sık mesajlaşıp telefonla görüştükleri, sanık …’ın fotoğrafını telefondan sanık …’a gönderdiği ve tespit edilen mesajlarda kendisi ile evlenmek istediğini bildirdiği, kendisinin özel istihbarat biriminde çalıştığını söyleyerek gizli görevde olduğundan bankalarda hesap açtıramadığından maaşını alamadığını, alacağı olduğu kişiden parasını alamadığını söyleyerek, sanık … dan Vakıfbank ve Ziraat Bankası’nda hesap açtırmasını isteyerek, daha sonra hesaba yatan parayı kendisinin alacağını bildirmesi üzerine sanık …’un adı geçen bankalarda hesaplar açtırdığı, daha sonra sanık …’ın katılanı cep telefonundan arayarak kendisini savcı … olarak tanıtıp, takip ettikleri bir çetenin kendisinin T.C. numarasını kullanarak hesaplarındaki parayı çekeceğini bildirerek, hesabındaki parayı diğer savcı arkadaşı olarak tanıttığı … adına Vakıfbank ve Ziraat Bankası’na yatırmasını söylediği ve sanık …’dan öğrendiği hesap numarasını verdiği, sanık …’a da katılanı kendisinden alacaklı olduğu şahıs olarak tanıtarak hesabına gönderilen paraları çekmesini istediği,sanık …’un katılan tarafından Vakıfbank hesabına gönderilen 12.000 TL ‘nin tamamını, Ziraat Bankası hesabına gönderilen 95.000 TL’nin ise bankada o miktarda para bulunmadığından 30.000 TL’lik kısmını çektiği ve toplam 42.000 TL yi 16.02.2011 tarihinde Salihli ilçesine gelen sanık …’a elden verdiği, daha sonra dolandırıldığını anlayan katılanın emniyete başvurması üzerine tahkikat yürütülmeye başlandığı, kalan parayı çekmek için bir günsonra Ziraat Bankası’na gelen sanık …’un kolluk kuvvetleri tarafından yakalandığı, benzer şekilde dolandırıcılık eylemi gerçekleştiren sanık …’ın fotoğrafı gösterildiğinde , sanık … kendisini teşhis ettiği, ayrıca duruşma sırasında da teşhiste bulunduğu olayda,
1-Sanık … hakkında verilen beraat kararına yönelik katılan vekilinin temyiz isteminin incelenmesinde;
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin soruşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre katılan vekilinin yerinde olmayan temyiz itirazlarının reddiyle hükmün ONANMASINA,
2-Sanık … hakkında verilen mahkumiyet kararına yönelik katılan vekili ve sanık müdafiinin temyiz isteminin incelenmesinde;
Bankanın maddi bir varlığının kullanılmaması ve ödeme vasıtası olması,ayrıca verileri toplayıp yerleştirdikten sonra bunları otomatik işlemlere tabi tutma olanağını veren manyetik sistemler olan bilişim sisteminin kullanılarak atılı suçun işlenmesi söz konusu olmadığından,eylemin 5237 sayılı TCK’nın 157.maddesinde düzenlenen dolandırıcılık suçunu oluşturduğu gözetilmeksizin yazılı şekilde banka ve bilişim sistemlerinin araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık suçundan hüküm kurulması,
Bozmayı gerektirmiş, katılan vekili ve sanık müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün bu nedenle 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’un 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 04.02.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.