YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2012/21015
KARAR NO : 2014/5760
KARAR TARİHİ : 27.03.2014
Tebliğname No : 11 – 2010/283899
MAHKEMESİ : Beyoğlu 4. Ağır Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 18/03/2010
NUMARASI : 2009/264 (E) ve 2010/92 (K)
SUÇ : Nitelikli dolandırıcılık
Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için;
Failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.
Sigorta edenin dolandırılması, nitelikli hâl kabul edilmiştir. Suçun oluşması için, sigorta bedelini almak üzere, zararın gerçekleştiğini ileri sürerek bu bedeli sahte işlem ve belgelerle almaları ya da almaya kalkışmaları gerekir. Olayla ilgili belgeler sigorta kurumuna sunulmadıkça suçun icra hareketleri başlamaz. Failin sigortalı malını, sigorta bedelini almak için tahrip etmesi, yakması, bozması, yok etmesi kandırmaya yönelik ağır yalandır ve hiledir. Bu şekilde sigorta bedelinin alınması halinde dolandırıcılık suçu oluşur. F.. sigorta edilen veya sigorta bedelini alacak kişi olması gerekmez. Sigortanın türü de önemli değildir. Mal veya yaşam sigortası mali sorumluluk sigortası vb. olabilir. Yanıltıcı uygulamaların sadece araç sigortalarında değil, bedeni hasarlar da dâhil olmak üzere her tür sigorta alanında yapıldığı, sigorta şirketinin sözleşme şartları çerçevesinde ödememesi gereken bir hasarı ödetmek amacıyla sigorta şirketine bilerek yanlış bilgi verilmesi veya önemli bir hususun gizlenmesi ya da sigorta süresi içerisinde kasıtlı olarak bir hasara sebep olunması veya hasarın miktarının olduğundan fazla gösterilmesi suretiyle yarar sağlanması şeklinde ortaya çıktığı gözlemlenmektedir.
Sanık K.. E..’nın kendisine ait .. plaka sayılı aracı, diğer sanık M.. G..’e günübirlik verdiği, sanık M.. G..’ün K.. C..’de bulunan evine tanıklar S.. S.. ve C.. S.. ile birlikte boya götürdüğü, dönüş yolunda M.. Köyü yakınlarında kaza yapmaları üzerine, tanıkların sağlık ocağına kaldırıldıkları, alkollü olan tanıklar ile yapılan görüşmede aracı sanık M.. G..’ün kullandığının, onun da Sakarya’da hastaneye gittiğinin anlaşılması üzerine, yapılan araştırmada Sakarya’daki hastanelere trafik kazası nedeni ile müracaat eden kimsenin olmadığının tespit edildiği, ertesi gün kendiliğinden gelen sanık M.. G..’ün kasko işlemlerini yaptırabilmek için ibraz ettiği sağlık raporunda teşhis olarak trafik kazası yazan kısmın sonradan değiştirildiğinden şüphelenilmesi üzerine, hastane kayıtlarında yapılan araştırmada bisikletten düşme nedeni ile müracaat yapıldığının, bu nedenle de alkol muayenesinin yapılmadığının öğrenildiği, sanığın savunmasında şuurunun yerinde olmadığını, bisiklet kazası yaptığını söyleyip söylemediğini hatırlamadığını beyan ettiği somut olayda; kaza tespit tutanağı içeriğine, tanık ve tutanak tanıklarının beyanları ile tüm dosya kapsamına göre sanık M.. G..’ün alkollü olduğunu gizlemek için bisikletten düştüğünü söyleyerek rapor aldığı, daha sonra bu raporun üzerinde tahrifat yapılarak müracaat sebebinin trafik kazası olarak değiştirilmesi suretiyle oluşturulan belgenin sigorta başvurusunda kullanılması karşısında tefrik edilen sahtecilik dosyasının akıbetinin araştırılması, getirtilip incelenmesi, karara çıkmamış ise birleştirme kararı verilmesine birleştirme yapılamayacak ise anılan dosyanın ayrıntılı özetinin tutanağa bağlanarak bu davayı ilgilendiren bilgi ve belgelerin onaylı örneklerinin alınması, toplanan deliller birlikte değerlendirilerek varılacak sonuca göre sanıkların hukuki durumlarının takdir ve tespiti gerekirken eksik soruşturmayla yazılı şekilde hüküm kurulması,
Bozmayı gerektirmiş, katılan vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan beraat hükümlerinin bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 27.03.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.