Yargıtay Kararı 15. Ceza Dairesi 2012/20978 E. 2014/13123 K. 02.07.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2012/20978
KARAR NO : 2014/13123
KARAR TARİHİ : 02.07.2014

Tebliğname No : 11 – 2010/242762
MAHKEMESİ : Niğde 2. Asliye Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 26/01/2010
NUMARASI : 2008/531 (E) ve 2010/58 (K)
SUÇ : Hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma, kasten trafik güvenliğini tehlikeye sokma

Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Güveni kötüye kullanma suçunun oluşabilmesi için; failin bir malın zilyedi olması,malın iade edilmek veya belirli bir şekilde kullanmak üzere faile rızayla tevdi ve teslim edilmesi,failin kendisine verilen malı,veriliş gayesinin dışında,zilyedi olduğu malda malikmiş gibi satması, rehnetmesi tüketmesi,değiştirmesi veya bozması ve benzeri şekillerde tasarrufta bulunması ya da devir olgusunu inkar etmesi şeklinde, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir.
Müştekinin, … plaka sayılı aracını tamir için ve ertesi gün almak üzere katılana ait işyerine bıraktığı, sanığın aracı teslim amacı dışında ve 197 promil alkollü olarak kullanarak kaza yapması sonucunda araçta hasar oluştuğu, alınan adli rapora göre, sanığın, emniyetli şekilde araç kullanma imkanının bulunmadığının belirlendiği, böylece sanığın hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma ve kasten trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçlarını işlediğinin iddia edildiği olayda; sanık, ve müşteki beyanları, kaza tespit tutanağı, adli raporlar ile tüm dosya kapsamına göre, suçların sanık tarafından işlendiği sabit olmakla bu gerekçelere dayanan mahkemenin kabulünde bir isabetsizlik bulunmamıştır.
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, katılan vekilinin temyiz itirazlarının reddine, ancak;
1-Hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma suçundan verilen mahkumiyet kararına yönelik temyiz incelemesinde;
5237 sayılı TCK’nın 155/2 ve 62. maddeleri gereğince belirlenen 4 gün adli para cezasının aynı Kanun’un 52/2. maddesi gereğince sanığın sosyal ve ekonomik durumu dikkate alınarak adli para cezasına çevrilmesi gerektiğinin gözetilmemesi,
2-Kasten trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçundan verilen mahkumiyet kararına yönelik temyiz incelemesinde;
a-Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 03.02.2009 tarih ve 2008/ 11-250 Esas ve 2009/13 Karar sayılı kararında da kabul edildiği gibi, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmesinde mahkemece kanaat verici basit bir araştırma ile belirlenecek maddi zararların esas alınması, manevi zararların bu kapsama dahil edilmemesi gerektiği, olayda mağdurun tazminat talebi olmadığı gibi, dosya içerisindeki bilgi ve belgelerin incelenmesinde sanığa yüklenen kasten trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçundan doğan herhangi bir maddi zararının bulunmadığı gözetilmeden ve sanık hakkında, geçmişteki hali ve cezanın ertelenmesi halinde ilerde suç işlemekten çekineceği hususunda mahkemede olumlu ve yeterli kanaat oluştuğu gerekçesiyle, 5237 sayılı TCK’nın 51. maddesine göre cezaların ertelenmesine karar verildiği halde, bu kez “cezaların ertelenmesi halinde ilerde suç işlemekten çekineceği hususunda mahkemede olumlu ve yeterli kanaat oluşmadığı” şeklinde gerekçe gösterilerek, 5271 sayılı CMK’nın 231. maddesinin uygulanmasına yer olmadığına karar verilmesi suretiyle, aynı gerekçelerin hem lehe hem aleyhe değerlendirmede esas alınarak çelişki yaratılması, buna göre yasal olmayan gerekçelerle sanık hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına yer olmadığına karar verilmesi,
b-5237 sayılı TCK’nın 50/3. maddesine göre, daha önce hapis cezasına mahkûm edilmemiş olmak koşuluyla, mahkûm olunan otuz gün ve daha az süreli hapis cezasının, birinci fıkrada yazılı seçenek yaptırımlardan birine çevrileceğinin hüküm altına alındığı dikkate alınarak, sabıkasız olan sanık hakkında belirlenen yirmi beş gün hapis cezasının tedbire çevrilmesi gerektiğinin gözetilmemesi,
Bozmayı gerektirmiş, katılan vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün bu nedenlerle, 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 02/07/2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.