Yargıtay Kararı 15. Ceza Dairesi 2012/20705 E. 2014/5691 K. 26.03.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2012/20705
KARAR NO : 2014/5691
KARAR TARİHİ : 26.03.2014

Tebliğname No : 11 – 2010/255239
MAHKEMESİ : Kahramanmaraş 2. Ağır Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 23/02/2010
NUMARASI : 2009/144 (E) ve 2010/40 (K)
SUÇ : Nitelikli dolandırıcılık, özel belgede sahtecilik

Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir.
Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır.
Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.
5237 sayılı TCK’nın 158/1-j bendinde, dolandırıcılık suçunun, banka veya diğer kredi kurumlarınca tahsis edilmemesi gereken bir kredinin açılmasını sağlamak maksadıyla, işlenmesi, nitelikli hal olarak kabul edilmiştir. Bu suçun oluşabilmesi için, kredi elde eden kişinin banka veya diğer kredi kurumu görevlilerini hile ile aldatmış olması gerekir. Krediyi alan kişinin aldatıcı herhangi bir eylemi olmaksızın, sırf banka elemanlarının kendi görevlerini layıkıyla yerine getirmemeleri yüzünden bir kredi açılmışsa, dolandırıcılıktan bahsedilemez, şartları varsa bankacılık suçundan bahsedilebilir.
Bu suçun mağdurları banka ve diğer kredi kurumlarıdır. 5411 sayılı “Bankacılık Kanununun 3. maddesinde banka, 48. maddesinde ise kredinin tanımı yapılmıştır. Tahsis edilmemesi gereken bir kredinin açılmasını sağlama suçun konusudur. Kredinin tahsis edilmesinin gerekli olup olmadığı, kredi verecek kuruluşun mevzuatında öngörülen düzenlemeler çerçevesinde belirlenir. Fiil, sahte kıymet takdiri raporları veya gerçeğe aykırı belgeler, bilançolar düzenleyerek hileli davranışıyla bunları aldatmaktadır.
Kredi kurumu banka olmamasına karşın, faiz karşılığında olsun veya olmasın, kanunen borç vermeye yetkili kılınan kurumlar anlaşılır. Bu itibarla böyle bir yetkiye sahip olmayan bir kişi veya kuruluşa karşı bu fiilin işlenmesi hâlinde koşulları varsa, basit dolandırıcılık suçu söz konusu olacaktır.
Sanık Erkan’ın, diğer sanık Mustafa’nın yetkilisi olduğu A.. Doğalgaz şirketinden doğalgaz bağlatmak ve kombi satın almak için K.. Finans Bankası’ndan katılan Mustafa’ya ait kimlik bilgilerini kullanarak 3.000 TL’lik kredi kullandığı, sanıkların kredi sözleşmesini A.. Doğalgaz Şirketinde birlikte doldurdukları ve bu şekilde nitelikli dolandırıcılık ve özel belgede sahtecilik suçlarını işledikleri iddia olunan somut olayda; kredinin katılanın bilgisi ve rızası dahilinde çekildiği kanaatiyle sanıkların dolandırıcılık kastıyla hareket etmedikleri gerekçesiyle beraat kararı verilmiş ise de, sanık Erkan’ın savunmasında, arkadaşı olan katılanın bilgisi ve rızası dahilinde kredi çekildiğini, katılanla birlikte A.. Doğalgaz firmasına gittiklerini, katılanın kredi işlemlerinin bitmesini beklemediğini, bu nedenle sözleşmeyi sonradan katılanın çalıştığı avukatlık bürosuna götürdüğünü, katılanın da imzalanmış halde kendisine verdiğini, ayrıca katılana 3.000 TL’lik boş senet verdiğini, katılanın bu senedin alacaklı kısmına H.. K.. ismini yazıp kendisi aleyhine icra takibi yaptırdığını beyan etmesi, tanık olarak dinlenen H..K..’nın ise sanık Erkan’ın kendisine ve çalıştığı mağazaya olan borcuna karşılık 3.000 TL’lik senet verdiğini beyan edip sanığın savunmasının aksine beyan bulunması, diğer sanık Mustafa’nın da soruşturma aşamasında sanık Erkan ile arkadaşı olan katılanın birlikte geldiklerini, katılan adına kredi çekildiğini, evrakları kendisinin hazırlamadığını, kovuşturma aşamasında ise katılanı daha önceden görmediğini, kredi için başvuruda bulunanların imzasını yanlarında aldıklarını ifade etmesi, katılanın da beyanlarında ısrarlı bir şekilde suça konu kredi sözleşmesini kendisinin imzalamadığını, kendisi adına kredi çekilmesine rızası olmadığını beyan etmesi, ekspertiz raporunda kredi sözleşmesindeki imzanın katılana ait olmadığının belirtilmesi ayrıca sözleşmedeki yazıların sanık Erkan veya katılana ait olup olmadığı hususunda mukayese yazılarının az ve yetersiz olması nedeniyle görüş bildirilememesi karşısında, gerçeğin kuşkuya yer vermeyecek şekilde tespiti bakımından, öncelikle sanık Erkan ve katılana ait bol miktarda samimi yazı örnekleri alınarak sözleşmedeki yazıların kendilerine ait olup olmadığı hususunda bilirkişi raporu aldırılması, suç tarihinde A.. Doğalgaz firmasında çalışan kişilerin tespitiyle suça konu kredi sözleşmesinin kim tarafından hazırlandığı belirlenerek bu kişinin tanık olarak dinlenmesi, ayrıca yine suç tarihinde katılanın çalıştığı avukatlık bürosundaki kişilerin tespitiyle sanık Erkan’ın sözleşmeyi getirip getirmediğinin sorulması ve bu şekilde tüm deliller toplandıktan sonra sanıkların savunması ile katılan ve tanık beyanları arasında çelişki bulunması karşısında, katılanla yüzleştirme yapılarak anlatımlar arasındaki çelişkilerin giderilmeye çalışılması, giderilemediği takdirde yöntemince irdelenip hangi anlatıma hangi nedenle üstünlük tanındığı açıklanıp tartışılarak sonucuna göre sanıkların hukuki durumunun belirlenmesi gerekirken, eksik inceleme ve yetersiz gerekçeyle beraat kararı verilmesi,
Bozmayı gerektirmiş, katılanın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 26.03.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.