Yargıtay Kararı 15. Ceza Dairesi 2012/20693 E. 2014/13198 K. 03.07.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2012/20693
KARAR NO : 2014/13198
KARAR TARİHİ : 03.07.2014

Tebliğname No : 11 – 2010/237020
MAHKEMESİ : Sincan 1. Asliye Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 07/05/2009
NUMARASI : 2008/124 (E) ve 2009/385 (K)
SUÇ : Dolandırıcılık

Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir.
Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı,sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır.
Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.
Sanığın 385 kg bakır hurdası olduğunu ve satmak istediğini söyleyip katılanla anlaştıkları, birlikte hurda malzemeyi tartıp teslim etmek üzere organize sanayiine geldikleri, sanığın arabadan inmeden paradan komisyon alacağını, hurdanın tartılacağı dükkandakilerin bunu görmemesi gerektiğini söyleyerek 1650 YTL hurda malzemenin parasını istediği,katılanın da 1600 TL’yi sanığa verdiği, arabadan inerek hurdayı tarttırıp teslim etmek üzere tanık S.. K..’ın işyerine gittikleri, sanığın yan taraftaki dükkandan irsaliye alıp döneceğini beyan ederek işyerinden ayrıldığı vegeri dönmediği iddia olunan olayda;
1-5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 231/11. fıkrasında yer alan “Denetim süresi içinde kasten yeni bir suç işlemesi veya denetimli serbestlik tedbirine ilişkin yükümlülüklere aykırı davranması halinde, mahkeme hükmü açıklar. Ancak mahkeme, kendisine yüklenen yükümlülükleri yerine getiremeyen sanığın durumunu değerlendirerek; cezanın yarısına kadar belirleyeceği bir kısmının infaz edilmemesine ya da koşullarının varlığı halinde hükümdeki hapis cezasının ertelenmesine veya seçenek yaptırımlara çevrilmesine karar vererek yeni bir mahkûmiyet hükmü kurabilir.” şeklindeki düzenleme nazara alındığında, mahkemece sanığın celp edilmesi, varsa diyecekleri sorulup, anılan fıkra uyarınca değerlendirme yapıldıktan sonra hüküm kurulması gerektiği gözetilmeden, savunma hakkını kısıtlayacak biçimde yazılı şekilde karar verilmesi,
2-Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 19.06.2007 tarih ve 2007/10-108-152 sayılı ilamında da belirtildiği gibi yasa koyucunun ayrıca adli para cezası öngördüğü suçlarda, hapis cezasının alt sınırdan tayini halinde mutlak surette adli para cezasının da alt sınırdan tayini gerektiği yönünde bir zorunluluk bulunmamakta ise de, bunun gerekçelerinin gösterilmesi, dayanılan gerekçelerin de yasal olması ve dosya içeriğiyle örtüşmesi gerektiği halde mahkemece adli para cezasının gerekçe gösterilmeksizin alt sınırın üzerinde tayin edilmesi suretiyle 5237 sayılı TCK’nın 61. maddesine aykırı davranılması,
Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden hükmün 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi gereğince BOZULMASINA, 03.07.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.