YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2012/20661
KARAR NO : 2014/13209
KARAR TARİHİ : 03.07.2014
Tebliğname No : 11 – 2012/61914
MAHKEMESİ : Bursa 3. Ağır Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 29/12/2011
NUMARASI : 2011/87 (E) ve 2011/616 (K)
SUÇ : Nitelikli dolandırıcılık, resmi belgede sahtecilik
Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için;
Failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.
Bilişim sistemlerinin, banka veya kredi kurumlarının araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık suçu, TCK’nın 158/1-f maddesinde düzenlenmiştir. Maddenin gerekçesinde de; “Dolandırıcılık suçunun, bilişim sistemlerinin, banka veya kredi kurumlarının araç olarak kullanılması suretiyle işlenmesi de, birinci fıkranın (f) bendinde bu suçun bir nitelikli unsuru olarak kabul edilmiştir. Bilişim sistemlerinin,banka veya kredi kurumlarının, özellikle bu kurum ve kuruluşları temsil edenlerin, kurum ve kuruluşları adına hareket eden kişilerin, başkalarını kolaylıkla aldatabilmeleri bir güven kurumu olan bu kuruma güvenin sarsılması bu kurumların araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık suçunu, nitelikli hâl saymıştır.
Bilişim sisteminin aldatılmasından söz edilemeyeceği için, ancak bu sistemin araç olarak kullanılarak bir insanın aldatılması yani dolandırılması halinde bu bendin uygulanması mümkündür. Aksi halde yani sisteme girilerek bir kişi aldatılmayıp sistemden yararlanılarak çıkar sağlanmışsa bilişim suçu veya bilişim sistemi kullanılmak suretiyle hırsızlık suçunun oluşması söz konusu olacaktır.
Bilişim sisteminden maksat, verileri toplayıp, yerleştirdikten sonra bunları otomatik işlemlere tâbi tutma olanağını veren manyetik sistemlerdir. Günümüzde bilişim sistemleri ile sesli-görüntülü haberleşme, elektronik imzanın kabulü,yeni ticari ilişkiler, internet bankacılığı hizmeti ile para transferleri ve bunlar gibi pek çok yenilik toplumsal hayata girmiş, bilişim gerek iş gerekse günlük hayatta vazgeçilemeyecek kadar önemli bir noktaya ulaşmış, bilişim teknolojileri daha hızlı ve ucuz bir nitelik arz etmesi nedeniyle, klasik yöntemlere nazaran daha fazla tercih edilir duruma gelmiştir. Bu sistemlerin güvenle kullanılması, aynı anda hızlı ve kolayca birçok kişi tarafından ulaşılması ve diğer taraftaki failin kontrol imkanını azaltması nedeniyle nitelikli hal sayılmıştır.
Banka ya da kredi kurumlarının araç olarak kullanıldığından söz edilebilmesi için, dolandırıcılık fiili gerçekleştirilirken bankaların olağan faaliyetlerinden ya da bu faaliyeti yürüten sujelerden hileli araçlar kullanılarak yararlanılması veya banka ve kredi kurumlarının olağan faaliyetleri nedeniyle üretmiş oldukları maddi varlıkların suçta araç olarak kullanılarak haksız çıkarın elde edilmesi gerekir. Bankaların, ödeme aracı olarak kullanılması halinde bu fıkra uygulanamayacaktır.
Sanığın katılan E.. Y..’a ait kimlik bilgileri kullanılarak açılan banka hesabı üzerinden alındığı anlaşılan G. Bankası Uşak Şubesine ait 20/07/2006 keşide tarihli ve 14.186 TL meblağlı çeki yine mağdur E.. Y..’ın yetkilisi gözüktüğü Ö. Dayanıklı Tüketim Malları ve Isıtma Soğutma Sistemleri Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi adına keşide ederek sahte imza ile düzenlediği, daha sonra bu çekin arkasına şikayetçiler B.. D.. ile Y.. Y..’ın sahibi olduğu ve kendisinin de bir dönem satın almak üzere anlaşıp, noterde hisse devri sözleşmesi imzaladığı, ancak sonradan taraflar arasındaki ihtilaf nedeniyle hisse devrinin ticaret siciline işlenmeden önce devir işleminden vazgeçilen Ö. Harfiyat ve İnşaat Sanayi Ticaret Limited Şirketinin kaşesini basıp, altına da telefon numarasını yazdıktan sonra ticari ilişki içerisinde bulunduğu şikayetçi M.. K..’na verilmek üzere bir dönem ortak olarak iş yaptığı Y.. K..’a verdiği, O’nun da bu çeki ciro ederek şikayetçi Melih’e verip karşılığını nakit olarak aldığı iddia olunan olayda;
1-Sanığın kovuşturma aşamasında 5271 sayılı CMK’nın 191. maddesi gereğince açık kimliği tespit edilip, hakları hatırlatılarak, usulünce sorgusunun yapılmasından sonra toplanan delillerin tüm sanıklar yönünden birlikte değerlendirilerek sonucuna göre hukuki durumlarının takdir ve tayini gerekirken, usulüne uygun şekilde sorgusu yapılmadan yargılamaya devam edilerek yazılı şekilde hüküm kurulması,
2-Belgelerde sahtecilik suçlarında; aldatma yeteneği bulunup bulunmadığının takdirinin mahkemeye ait olduğu, adli emanetin 2007/1284 nosunda kayıtlı suça konu çekin sağlanıp incelenmek suretiyle özelliklerinin duruşma tutanağına yazılması, kararın gerekçe bölümünde aldatma yeteneğine sahip olup olmadığının tartışılması ve neticesine göre sanığın hukuki durumunun takdir ve tayini gerektiği gözetilmeden eksik inceleme sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması,
3-Sanık hakkında Bursa 4. Ağır Ceza Mahkemesinden verilme 2006/350 E 2006/625 K sayılı 1 yıl 8 ay hapis cezasını öngören adli sicil kaydındaki mahkumiyetin, suç tarihinden sonra 01.12.2008 tarihinde kesinleşmesi nedeniyle koşulları oluşmayan TCK 58 maddesinin sanık aleyhine uygulanması,
Bozmayı gerektirmiş, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 03.07.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.