Yargıtay Kararı 15. Ceza Dairesi 2012/20559 E. 2014/13350 K. 03.07.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2012/20559
KARAR NO : 2014/13350
KARAR TARİHİ : 03.07.2014

Tebliğname No : 15 – 2012/201923
MAHKEMESİ : Ankara 26. Asliye Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 24/02/2010
NUMARASI : 2009/1267 (E) ve 2010/64 (K)
SUÇ : Hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma

Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Güveni kötüye kullanma suçunun oluşabilmesi için; failin bir malın zilyedi olması,malın iade edilmek veya belirli bir şekilde kullanmak üzere faile rızayla tevdi ve teslim edilmesi, failin kendisine verilen malı, veriliş gayesinin dışında, zilyedi olduğu malda malikmiş gibi satması, rehnetmesi tüketmesi, değiştirmesi veya bozması ve benzeri şekillerde tasarrufta bulunması ya da devir olgusunu inkar etmesi şeklinde, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir.
Suçun, meslek ve sanat, ticaret veya hizmet ilişkisinin ya da hangi nedenden doğmuş olursa olsun, başkasının mallarını idare etmek yetkisinin gereği olarak tevdi ve teslim edilmiş eşya hakkında işlenmesi hâlinde, nitelikli hali oluşmaktadır.
Müştekinin, sahibi olduğu A. Turizm adlı şirketinde çalışan sanığa olay tarihinde 1200.00 TL nakit para ve G. Bankası Şubesine ait banka kartını vererek bu hesaptan çekmek ve nakit parayı kullanmak suretiyle belirli yerlere ödeme yapmasını istediği ancak sanığın aldığı 1200.00 TL ile müştekinin hesabından çektiği 9700.00 TL’yi alıp aracı da banka önünde bırakarak ortadan kaybolduğu olayda;
1-Sanığın şirketteki görevinin ne olduğu, şirket adına para tahsil etme, ödeme yapma yetkisinin bulunup bulunmadığının tespitinden sonra sanık hakkında 5237 sayılı kanunun 155/1 maddesi yada 155/2 maddesinin uygulanmasına karar verilmesi gerekirken eksik incemeyle yazılı şekilde hüküm kurulması,
2-Kabule göre de,
a-Sanığın suça konu paranın bir kısmını iade ettiğinin anlaşılması karsısında; kısmi iade nedeniyle 5237 sayılı TCK’nın 168/2. maddesinin tatbikine muvafakati bulunup bulunmadığı, hususu müştekiye sorularak sonucuna göre uygulama yapılması yerine tam iade veya tazminin söz konusu olmadığından bahisle hüküm tesis edilerek TCK’nın 168/4. maddesine muhalefet edilmesi,
b-TCK’nın 53. maddesinin 3. fıkrası gereğince c bendi bakımından getirilen kısıtlamanın, sanığın kendi altsoyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri açısından şartla salıverilme tarihine kadar geçerli olduğu gözetilmeden, fıkranın tamamını kapsar biçimde karar verilmesi,
c-Sanık hakkında hükmedilen cezanın TCK’nın 58/6. maddesi uyarınca mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilmesine karar verildiği halde, sabıka kaydındaki hangi hükümlülük kaydının tekerrüre esas alındığının gösterilmemesi,
Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde görülmüş olduğundan, hükmün 5320 sayılı Kanunun 8.maddesi uyarınca uygulanması gereken CMUK’nın 321.maddesi gereğince BOZULMASINA, 03.07.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.