YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2012/20441
KARAR NO : 2014/13348
KARAR TARİHİ : 03.07.2014
Tebliğname No : 6 – 2011/34671
MAHKEMESİ : Adana 1. Ağır Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 02/08/2010
NUMARASI : 2010/192 (E) ve 2010/251 (K)
SUÇ : Hırsızlık, dolandırıcılık
Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için;failin bir kimseyi,kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, mağdurun durumu, fiille olan ilişkisi, kullanılan hilenin şekli,kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.
Hırsızlık suçunda; menkul bir malın, sahibinin rızası dışında alınması, mal üzerinde mağdurun zilyetliğine son verilmesi, mağdurun suç konusu eşya üzerindeki zilyetlikten doğan tasarruf haklarını kullanmasının olanaksız hale gelmesi söz konusudur.
Sanık T.. Ö..’ın, hastanede muayene işlemlerini başlatmak için bekleyen katılanın yanına yaklaşarak, Merkez Komutanlığında uzman çavuş olarak görev yaptığını, hastanedeki işlemleri çabuklaştırabileceğini, ancak bunun için 212 TL para vermesi gerektiğini söylediği, katılanın, üzerinde sadece 170 TL olduğunu söylemesi üzerine, 170 TL’yi aldığı, sonra da eşiyle görüşüp, geri vereceğini söyleyerek katılanın cep telefonunu da aldıktan sonra ortadan kaybolduğu anlaşılan olayda;
Tekerrüre esas mahkumiyeti bulunan sanık hakkında 5237 sayılı TCK’nın 58. maddesinin uygulanmaması aleyhe temyiz olmadığından bozma sebebi yapılmamıştır.
Sanığın eyleminin bir bütün halinde dolandırıcılık suçunu oluşturduğu gözetilmeden yazılı şekilde hırsızlık ve dolondırıcılık suçlarından ayrı ayrı hüküm kurulması,
Bozmayı gerektirmiş, sanık ve müdafinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükümlerin bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanunun 8/1.maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 03/07/2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.