Yargıtay Kararı 15. Ceza Dairesi 2012/20375 E. 2014/5531 K. 25.03.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2012/20375
KARAR NO : 2014/5531
KARAR TARİHİ : 25.03.2014

Tebliğname No : 15 – 2012/50019
MAHKEMESİ : Zonguldak 2. Ağır Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 20/09/2011
NUMARASI : 2010/49 (E) ve 2011/152 (K)
SUÇ : Nitelikli dolandırıcılık

Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.
5237 sayılı TCK’nın 158/1-j bendinde, dolandırıcılık suçunun, Banka veya diğer kredi kurumlarınca tahsis edilmemesi gereken bir kredinin açılmasını sağlamak maksadıyla, işlenmesi, nitelikli hal olarak kabul edilmiştir. Bu suçun oluşabilmesi için, Kredi elde eden kişinin banka veya diğer kredi kurumu görevlilerini hile ile aldatmış olması gerekir. Krediyi alan kişinin aldatıcı herhangi bir eylemi olmaksızın, sırf banka elemanlarının kendi görevlerini layıkıyla yerine getirmemeleri yüzünden bir kredi açılmışsa, dolandırıcılıktan bahsedilemez, şartları varsa bankacılık suçundan bahsedilebilir.
Bu suçun mağdurları banka ve diğer kredi kurumlarıdır.5411 sayılı “Bankacılık Kanununun 3. maddesinde banka,48. maddesinde ise kredinin tanımı yapılmıştır. Tahsis edilmemesi gereken bir kredinin açılmasını sağlama suçun konusudur. Kredinin tahsis edilmesinin gerekli olup olmadığı, kredi verecek kuruluşun mevzuatında öngörülen düzenlemeler çerçevesinde belirlenir. Fiil, sahte kıymet takdiri raporları veya gerçeğe aykırı belgeler, bilançolar düzenleyerek hileli davranışıyla bunları aldatmaktadır.
Kredi kurumu banka olmamasına karşın faiz karşılığında olsun veya olmasın, kanunen borç vermeye yetkili kılınan kurumlar anlaşılır. Bu itibarla böyle bir yetkiye sahip olmayan bir kişi veya kuruluşa karşı bu fiilin işlenmesi hâlinde koşulları varsa, basit dolandırıcılık suçu söz konusu olacaktır.
Sanık H.. S..’ın, D.. Yapı Kredi Bankası Şubesinden kendisine kredi tahsisini sağlamak için; M.. A..S.., R.. Ö.., H.. S.. ve O.. U.. isimli şahıslar adına sahteliği tespit edilen muhtelif keşide tarihli ve bedelli bonolar tanzim ederek 05/04/2007, 26/04/2007 ve 17/08/2007 tarihlerinde aldığı krediler için teminat olarak verdiği ve bu suretle kendisine verilmemesi gereken kredinin tahsisini sağladığı iddia edilen olayda; Y.. K..Bankası A.Ş D.. Şubesinin 09/03/2011 tarih ve 304 sayılı yazı cevabında, suça konu alınan kredi senetlerinin kredinin kullandırılması için teminat olarak alındığı, bu senetler verilmemiş olması halinde kredinin kullandırılmayacağı belirtilmiş olması, sanık hakkındaki icra takip dosyaları ve İcra Hukuk Mahkemeleri kararları ve tüm dosya içeriği dikkate alındığında, sanığın üzerine atılı dolandırıcılık suçunun unsurları itibariyle oluştuğu gözetilmeden, mahkumiyeti yerine yazılı şekilde beraatine karar verilmesi,
Bozmayı gerektirmiş, o yer Cumhuriyet savcısının temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 25/03/2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.