Yargıtay Kararı 15. Ceza Dairesi 2012/20244 E. 2014/12641 K. 24.06.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2012/20244
KARAR NO : 2014/12641
KARAR TARİHİ : 24.06.2014

Tebliğname No : 15 – 2011/274440
MAHKEMESİ : İstanbul(Kapatılan) 16. Asliye Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 07/10/2010
NUMARASI : 2010/176 (E) ve 2010/682 (K)
SUÇ : Dolandırıcılık

Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir.
Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır.
Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.
Somut olayda; sanığın, müşteki M.. B..’ın babasına ait işyerinden mal alan müşterilerine ait malları S.. Kargo isimli işyerine teslim edip, bu mallar karşılığı müşterilerden aldığı fişlerin bedellerini kargo şirketine ait muhasebeden almak için kargo şirketine gittiğinde malları teslim ettikten sonra muhasebeden fiş bedellerini almak için yukarıya çıktığı esnada merdivenlerde yanına gelip müştekiye kendisinin kargo şirketinin sahibi olduğunu söyleyerek fişleri kendisine vermesini muhasebeden bedelini tahsil edip vereceğini, bu arada kendisinin malları kontrol etmesini söylemesi üzerine 1.890 USD değerindeki fişi vererek malları teslim ettikten sonra müştekinin muhasebeye çıktığında parayı aldığını öğrendiği iddia edilen olayda, şikayetçinin kovuşturma aşamasındaki beyanında sanığın zararını karşıladığını belirtmesi karşısında sanığın etkin pişmanlık gösterip göstermediğinin değerlendirilerek sonucuna göre TCK’nın 168. maddesinin uygulanmasının gerekip gerekmediği tartışılmadan, yazılı şekilde karar verilmesi,
Kabule göre de;
Hapis cezası alt sınırdan tayin edildiği halde adli para cezası belirlenirken yeterli ve yasal gerekçe gösterilmeksizin, aynı gerekçeyle tam gün sayısının asgari hadden uzaklaşılması suretiyle belirlenerek sanığa fazla ceza tayini,
Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 24.06.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.