Yargıtay Kararı 15. Ceza Dairesi 2012/20062 E. 2014/12550 K. 23.06.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2012/20062
KARAR NO : 2014/12550
KARAR TARİHİ : 23.06.2014

Tebliğname No : 11 – 2010/204751
MAHKEMESİ : Antalya 7. Asliye Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 12/11/2009
NUMARASI : 2009/541 (E) ve 2009/1073 (K)
SUÇ : Dolandırıcılık

Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı,sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.
Sanığın, önceden araç alış verişi nedeni ile tanıdığı katılanı arayarak Antalya’da uygun fiyat ile satılık bir araç bulduğunu birlikte alıp kar ederek satmayı teklif ettiği, katılanın teklifi kabul etmesi üzerine, müşteki Selami’den 7500 TL borç para aldığı daha sonra sanığın, katılan ve müşteki ile birlikte Antalya’ya geldikleri, sanığın katılandan 7.500 TL parayı aldığı, katılanın ve sanığın bir akaryakıt istasyonunda tanık olarak dinlenen araç satıcıları tanıklar Bilal ve Adil ile buluştukları, bir aracın 25.000 TL ye alınıp satılması konusunda anlaştıkları, sanığın katılandan aldığı paradan 7.000 TL’yi tanık Adil’e verdiği kalan borç için sanığın 45 günlük senet vermek istediği, tanık Adil’in de sanığın emekli astsubay olan kardeşinin kefil olarak senedi imzalaması halinde kabul edebileceğini bildirdiği, sanığın düzenlenecek senedi kefil olarak kardeşine imzalatmak için Adil ile birlikte giderken yaptığı telefon konuşmaları sonucunda kardeşinin kefil olarak imzalamayacağını söylemesi üzerine pazarlığın bozulduğu, tanık Adil’in aldığı 7.000-TL parayı sanığa iade ettiği ve ayrıldıkları, sonrasında Adil’in yanından ayrılan sanığın pazarlığın bozulması sonucunda geri aldığı para ile birlikte tanık kardeşi O.. K..’ün evine gittiği 5.000 TL parayı ona vererek başka kimseye verme diyerek tembih ettiği sanığın kardeşi tarafından paranın bankaya götürülüp yatırıldığı, sanığın bu şekilde üzerine atılı suçu işlediğinin iddia edildiği olayda, sanığın katılan ile birlikte ortaklaşa araç alımı konusunda anlaştıkları ve bu amaçla Antalya’ya gittikleri, sanığın tanık Adil ile gerçek bir araç alım sayımı konusunda pazarlık yaptığı, ancak teminat olarak istenen bono konusunda aralarında çıkan uyuşmazlık sonrası pazarlığın sona erdiği, sanığın katılandan araç alımı için kullanılmak üzere teslim aldığı 7500 TL’yi iade etmeyerek devir amacı dışında kendi uhdesinde tuttuğu ve ayrıca bu devir olgusunu da inkar ettiği, bu durumda sanığın eyleminin güveni kötüye kullanmak suçunu oluşturacağı gözetilmeden suç vasfının tayininde yanılgıya düşülerek yazılı şekilde dolandırıcılık suçundan mahkumiyet kararı verilmesi,
Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün bu nedenlerle, 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 23.06.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.