Yargıtay Kararı 15. Ceza Dairesi 2012/20035 E. 2014/12537 K. 23.06.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2012/20035
KARAR NO : 2014/12537
KARAR TARİHİ : 23.06.2014

Tebliğname No : 11 – 2010/320498
MAHKEMESİ : Konya 11. Asliye Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 22/04/2010
NUMARASI : 2009/262 (E) ve 2010/272 (K)
SUÇ : Hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma

Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Güveni kötüye kullanma suçunun oluşabilmesi için; failin bir malın zilyedi olması, malın iade edilmek veya belirli bir şekilde kullanmak üzere faile rızayla tevdi ve teslim edilmesi, failin kendisine verilen malı, veriliş gayesinin dışında, zilyedi olduğu malda malikmiş gibi satması, rehnetmesi tüketmesi, değiştirmesi veya bozması ve benzeri şekillerde tasarrufta bulunması ya da devir olgusunu inkar etmesi şeklinde, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir.
Suçun, meslek ve sanat, ticaret veya hizmet ilişkisinin ya da hangi nedenden doğmuş olursa olsun, başkasının mallarını idare etmek yetkisinin gereği olarak tevdi ve teslim edilmiş eşya hakkında işlenmesi hâlinde, nitelikli hali oluşmaktadır.
Katılanın sahibi bulunduğu N..H..isimli işyerinin muhasebe işlerini fiilen yönetmekte olan sanığın, anılan şirket adına katılan tarafından vergi dairesine yatırılmak üzere ve muhtelif tarihlerde düzenlenen tahsilat makbuzları ile kendisine teslim edilen paraları, Vergi Dairesi Müdürlüğüne yatırmayarak uhdesinde bulundurmak suretiyle hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma suçunu işlediğinin iddia edildiği olayda;
Oluşa, sanığın savunmalarına,katılanın aşamalardaki beyanlarına, tanıkların anlatımlarına, tahsilat makbuzlarına ve tüm dosya kapsamına göre; sanığın, bu şekilde gerçekleştirdiği sabit görülen eyleminin hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma suçunu oluşturduğuna yönelik mahkemenin kabulünde bir isabetsizlik görülmemiştir.
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanığın ve katılan vekilinin yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;
1-Serbest Muhasebecilerin 3568 sayılı Serbest Muhasebeci ve Mali Müşavirlik Kanununun 2/A Maddesinde belirtilen görevleri arasında vergi borcunu yatırmak gibi bir görevinin olmadığı, ayrıca Türkiye Serbest Muhasebiceler Mali Müşavirler ve Yeminli Mali Müşavirler Odaları Birliğinin Mecburi Meslek Kararlarına ilişkin 26.01.1996 tarihli Resmi Gazetede yayımlanan 1996/1 sayılı genelgesinin 1. maddesinde yer alan “meslek mensupları, müşteri adına üçüncü kişilere ödeme yapmak üzere her ne isim altında olursa olsun mali değerler alamazlar” şeklindeki hükmüne göre;
Sanığın, şikayetçinin vergi borcunu Maliye’ye yatırmak üzere aldığı paraları adı geçen kuruma yatırmayarak özel işlerinde kullandığının iddia ve kabul olunması karşısında, eyleminin görevi ile ilgisinin bulunmayıp sübutu halinde şikayete tabi olan 5237 sayılı TCK’nın 155/1. maddesinde düzenlenen Güveni Kötüye kullanma suçunu oluşturacağı gözetilmeden eylemin hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma suçunu oluşturduğu kabul edilerek yazılı şekilde hüküm kurulması
2-Kabule göre de;
a-Gerekçeli kararda; sanığın, 5237 sayılı TCK’nın 43/1 maddesi kapsamında, aynı suç işleme kararıyla kanunun aynı hükmünü birden fazla ihlal ederek , değişik zamanlarda birden fazla kez menfaat temin etmiş olduğu gerekçe gösterilip verilen cezadan 1/4 oranından arttırım yapıldığının açıklanmış olmasına rağmen, hüküm kısmında verilen cezalarda belirtildiği gibi arttırım yapılmamak suretiyle ve denetim olanağını ortadan kaldıracak şekilde hükmün karıştırılması,
b-Hapis cezası alt sınırdan tayin edildiği halde adli para cezası belirlenirken yeterli ve yasal gerekçe gösterilmeksizin, aynı gerekçeyle tam gün sayısının asgari hadden uzaklaşılması suretiyle belirlenerek sanığa fazla ceza tayini,
Bozmayı gerektirmiş, katılan vekilinin ve sanığın temyiz itirazları bu nedenle yerinde görülmüş olduğundan, 5320 sayılı Kanunun 8/1.maddesi uyarınca uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321.maddesi gereğince hükümün BOZULMASINA, 23.06.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.