Yargıtay Kararı 15. Ceza Dairesi 2012/19910 E. 2014/12881 K. 25.06.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2012/19910
KARAR NO : 2014/12881
KARAR TARİHİ : 25.06.2014

Tebliğname No : 11 – 2010/332932
MAHKEMESİ : Mersin 10. Asliye Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 04/05/2010
NUMARASI : 2009/39 (E) ve 2010/493 (K)
SUÇ : Dolandırıcılık

Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.
Tanık Meryem ile birlikte pazara giden katılanın yanına gelen sanığın, “sen Mehmet’in annesi değil misin?” diye sorduğu, katılanın “ben seni tanıyamadım” şeklinde cevap vermesi üzerine sanığın bu kez “ben M..T.., annem vafet etti, vasiyeti üzerine bir miktar para dağıtacağım, hayır yapacağız, yakınlarından fakir varsa sen de ona verirsin” dediği, katılanın kız kardeşinin durumunun iyi olmadığını söylemesi üzerine, katılan ve yanındaki tanığı bir apartmanın önüne götürdüğü, cebinden bir miktar para çıkarıp katılana göstererek paralara karşılık ziynet eşyası verilmesi gerektiğini söyleyip “sen deki ziynet eşyalarını ver, de hocaya okutalım, devir yaptıralım” dediği, katılanın da inanarak kolundaki 8 adet altın bileziği çıkartarak sanığa verdiği, apartmandaki hocaya okutup getireceğini söyleyerek binaya giren sanığın geri gelmediği gibi ortadan kaybolduğunun iddia ve kabul olunması karşısında, eylemin temas ettiği, 5237 sayılı TCK’nın 158/1-a maddesinde düzenlenen “Dini inanç ve duyguların istismar edilmesi suretiyle” nitelikli dolandırıcılık suçunu oluşturup oluşturmayacağına ilişkin delilleri takdir ve tartışmanın üst dereceli Ağır Ceza Mahkemesi’ne ait olduğu gözetilerek görevsizlik kararı verilmesi gerekirken yargılamaya devamla yazılı şekilde hüküm kurulması,
Bozmayı gerektirmiş, sanık müdafinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün bu nedenlerle, 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesine istinaden uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, CMUK’nın 326/son maddesi uyarınca ceza miktarı bakımından kazanılmış hakkın gözetilmesine, 25.06.2014 tarihinde oybirliği ile karar verildi.