Yargıtay Kararı 15. Ceza Dairesi 2012/199 E. 2013/13542 K. 18.09.2013 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2012/199
KARAR NO : 2013/13542
KARAR TARİHİ : 18.09.2013

MAHKEMESİ:Çocuk Mahkemesi
SUÇA SÜRÜKLENEN ÇOCUK
SUÇ: Güveni kötüye kullanma
HÜKÜM : Mahkumiyet

Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Zilyedinin rızası olmadan başkasına ait taşınır bir malı, kendisine veya başkasına bir yarar sağlamak maksadıyla bulunduğu yerden almak, hırsızlık suçunun temel şeklidir. Taşınır malın alınmasının suç oluşturabilmesi için, zilyedinin rızasının bulunmaması gerekir.
Güveni kötüye kullanma suçunun oluşabilmesi için; failin bir malın zilyedi olması, malın iade edilmek veya belirli bir şekilde kullanmak üzere faile rızayla tevdi ve teslim edilmesi, failin kendisine verilen malı, veriliş gayesinin dışında, zilyedi olduğu malda malikmiş gibi satması, rehnetmesi, tüketmesi, değiştirmesi veya bozması ve benzeri şekillerde tasarrufta bulunması ya da devir olgusunu inkar etmesi şeklinde kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir.
Katılanın, bozulan cep telefonunu tamir ettirmek için kardeşi olan tanık …’ın işyerinin karşısında bulunan dükkana bıraktığı, tanık …’ın işyerinde çalışan suça sürüklenen çocuk …’ın, tamirciden cep telefonunu alıp getirebileceğini söylediği ve tamirciye gidip telefonu aldığı halde katılana iade etmeyip ortadan kaybolduğu iddia ve kabul olunan somut olayda;1) Ayrıntıları Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 12/06/2012 tarih ve 2011/15-440 esas, 2012/229 karar sayılı ilamında açıklandığı üzere; başlangıçtan itibaren hırsızlık kastıyla hareket ettiği anlaşılan suça sürüklenen çocuk ile katılan arasında yasa koyucu tarafından güveni kötüye kullanma suçunun oluşması amacıyla aranan nitelikte, zilyetliğin devrine ilişkin, tarafların aldatılmamış özgür iradeleriyle kurulan ve hukuken geçerli olan bir sözleşme, dolayısıyla hukuksal anlamda geçerli bir zilyetlik devrinin bulunmaması karşısında; eylemin, 5237 sayılı TCK’nın 141/1. maddesinde öngörülen hırsızlık suçunu oluşturduğu gözetilmeden suç vasfında yanılgıya düşülerek yazılı şekilde hüküm kurulması,
Kabule görede;
2) 5237 sayılı TCK’nın 61/8. maddesi hükmü gereğince adli para cezası hesaplanırken, cezanın belirlenmesi ve bireyselleştirilmesine yönelik artırım ve indirimlerin gün üzerinden yapılmasından sonra ortaya çıkacak sonuç gün sayısı ile aynı kanunun 52. maddesi uyarınca bir gün karşılığı 20-100 TL arasında takdir olunacak miktarın çarpılması sonucu belirlenmesi gerektiği halde, aynı kanunun 31/3 maddesi uyarınca indirim yapılırken para cezasından indirim yapılmak suretiyle fazla ceza tayini,
3) Hapis cezasının adli para cezasına çevrilmesine ilişkin uygulama maddesinin hatalı gösterilmesi,
Bozmayı gerektirmiş, suça sürüklenen çocuk müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, aynı kanunun 326/son maddesi uyarınca ceza miktarı bakımından kazanılmış hakkın gözetilmesine, 18.09.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.