Yargıtay Kararı 15. Ceza Dairesi 2012/19866 E. 2014/12740 K. 24.06.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2012/19866
KARAR NO : 2014/12740
KARAR TARİHİ : 24.06.2014

Tebliğname No : 11 – 2010/324886
MAHKEMESİ : Antalya 2. Ağır Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 01/06/2010
NUMARASI : 2008/411 (E) ve 2010/235 (K)
SUÇ : Dolandırıcılık, resmi belgede sahtecilik

Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. Hile nitelikli bir yalandır.Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır.Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır.Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, Mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.
5237 sayılı TCK’nın 158/1-j bendinde, dolandırıcılık suçunun, banka veya diğer kredi kurumlarınca tahsis edilmemesi gereken bir kredinin açılmasını sağlamak maksadıyla, işlenmesi, nitelikli hal olarak kabul edilmiştir. Bu suçun oluşabilmesi için, kredi elde eden kişinin banka veya diğer kredi kurumu görevlilerini hile ile aldatmış olması gerekir. Krediyi alan kişinin aldatıcı herhangi bir eylemi olmaksızın, sırf banka elemanlarının kendi görevlerini layıkıyla yerine getirmemeleri yüzünden bir kredi açılmışsa, dolandırıcılıktan bahsedilemez, şartları varsa bankacılık suçundan bahsedilebilir.
Bu suçun mağdurları banka ve diğer kredi kurumlarıdır. 5411 sayılı “Bankacılık Kanununun 3. maddesinde banka,48. maddesinde ise kredinin tanımı yapılmıştır.Tahsis edilmemesi gereken bir kredinin açılmasını sağlama suçun konusudur.Kredinin tahsis edilmesinin gerekli olup olmadığı,kredi verecek kuruluşun mevzuatında öngörülen düzenlemeler çerçevesinde belirlenir.Fiil,sahte kıymet takdiri raporları veya gerçeğe aykırı belgeler,bilançolar düzenleyerek hileli davranışıyla bunları aldatmaktadır.
Kredi kurumu banka olmamasına karşın faiz karşılığında olsun veya olmasın, kanunen borç vermeye yetkili kılınan kurumlar anlaşılır.Bu itibarla böyle bir yetkiye sahip olmayan bir kişi veya kuruluşa karşı bu fiilin işlenmesi hâlinde koşulları varsa,basit dolandırıcılık suçu söz konusu olacaktır, Z.. Ç.. adına kayıtlı iş yerinde oğlu sanık Müjdat ile birlikte kereste ticareti yaptıkları, mobilya işi yapan şikayetçi S.. Ü.. ile sanık arasında ticari ilişki bulunduğu, sanığın 15/07/2005 düzenleme, 07/09/2005 ödeme tarihli alacaklısı Z.. Ç.., borçlusu D..K. S.. Ü.. olan 2750 TL bedelli ve 15/07/2005 düzenleme, 22/09/2005 ödeme tarihli alacaklısı Z.. Ç.., borçlusu D..K..S.. Ü.. olan 2750 TL bedelli iki adet senet düzenlenerek Akbank Antalya Aspendos Şubesinden kredi alabilmek için teminat olarak vererek kredi aldığı, borcun zamanında ödenmemesi üzerine banka tarafından şikayetçiye protesto gönderildiği, her iki senet üzerinde Antalya Kriminal Polis Laboratuarında yapılan incelemede imzaların şikayetçi S.. Ü..’a ait olmadığının tespit edildiği, böylece sanığın sahte olarak düzenlenmiş senedi bankaya vermek suretiyle tahsis edilmemesi gereken bir kredinin açılmasını sağlamak maksadıyla dolandırıcılık suçunu işlediğinin iddia edildiği olayda, maddi gerçeğin şüpheye yer bırakmayacak şekilde açığa çıkarılması bakımından, senetlerin teminat olarak verildiği iddia edilen kredi sözleşmesinin onaylı suretinin getirilerek incelenmesi, suça konu senetlerin kredinin verilmesi sırasında mı, kredinin sanığa ödenmesinden sonra mı verildiği, kredi sözleşmesinin imzalandığı sırada verilmiş ise kredi açılmasına yetecek suça konu senetler dışında başkaca ipotek ya da rehin verilip verilmediği hususlarının araştırılması, sanığın senetlerin şikayetçinin kendilerinden mal alması nedeniyle borcu olduğu için alındığını beyan etmesi karşısında, suç tarihinde sanık Müjdat ve şikayetçi arasında alış veriş yapılıp yapılmadığı araştırılarak alış veriş yapılmış ise ödemenin ne şekilde gerçekleştiğinin belirlenmesi, buna ilişkin verilen belgelerin var ise getirtilmesi ile sanık ve şikayetçinin ticari defterleri karşılaştırıldıktan sonra yapılacak tespitin sonucuna göre sanığın hukuki durumunun tayin ve takdiri gerektiği gözetilmeden eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması,
Kabule göre;
5237 sayılı TCK’nın 53/3. maddesi uyarınca hapis cezası ertelenen sanık için, aynı kanunun 53/1-c maddesinde düzenlenen hak yoksunluklarına hükmedilemeyeceğinin gözetilmemesi,
Bozmayı gerektirmiş, sanık müdafinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün bu nedenlerle, 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesine istinaden uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 24.06.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.