YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2012/19701
KARAR NO : 2014/12677
KARAR TARİHİ : 24.06.2014
Tebliğname No : 11 – 2010/230303
MAHKEMESİ : Konya 1. Ağır Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 02/02/2010
NUMARASI : 2009/48 (E) ve 2010/28 (K)
SUÇ : Nitelikli dolandırıcılık, resmi belgede sahtecilik
Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.
Bilişim sistemlerinin, banka veya kredi kurumlarının araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık suçu, TCK’nın 158/1-f maddesinde düzenlenmiştir. Maddenin gerekçesinde de; “Dolandırıcılık suçunun, bilişim sistemlerinin, banka veya kredi kurumlarının araç olarak kullanılması suretiyle işlenmesi de, birinci fıkranın (f) bendinde bu suçun bir nitelikli unsuru olarak kabul edilmiştir. Bilişim sistemlerinin,banka veya kredi kurumlarının, özellikle bu kurum ve kuruluşları temsil edenlerin, kurum ve kuruluşları adına hareket eden kişilerin, başkalarını kolaylıkla aldatabilmeleri bir güven kurumu olan bu kuruma güvenin sarsılması bu kurumların araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık suçunu, nitelikli hâl saymıştır.
Bilişim sisteminin aldatılmasından söz edilemeyeceği için, ancak bu sistemin araç olarak kullanılarak bir insanın aldatılması yani dolandırılması halinde bu bendin uygulanması mümkündür. Aksi halde yani sisteme girilerek bir kişi aldatılmayıp sistemden yararlanılarak çıkar sağlanmışsa bilişim suçu veya bilişim sistemi kullanılmak suretiyle hırsızlık suçunun oluşması söz konusu olacaktır.
Bilişim sisteminden maksat, verileri toplayıp, yerleştirdikten sonra bunları otomatik işlemlere tâbi tutma olanağını veren manyetik sistemlerdir. Günümüzde bilişim sistemleri ile sesli-görüntülü haberleşme, elektronik imzanın kabulü,yeni ticari ilişkiler, internet bankacılığı hizmeti ile para transferleri ve bunlar gibi pek çok yenilik toplumsal hayata girmiş, bilişim gerek iş gerekse günlük hayatta vazgeçilemeyecek kadar önemli bir noktaya ulaşmış, bilişim teknolojileri daha hızlı ve ucuz bir nitelik arz etmesi nedeniyle, klasik yöntemlere nazaran daha fazla tercih edilir duruma gelmiştir. Bu sistemlerin güvenle kullanılması, aynı anda hızlı ve kolayca birçok kişi tarafından ulaşılması ve diğer taraftaki failin kontrol imkanını azaltması nedeniyle nitelikli hal sayılmıştır.
Banka ya da kredi kurumlarının araç olarak kullanıldığından söz edilebilmesi için, dolandırıcılık fiili gerçekleştirilirken bankaların olağan faaliyetlerinden ya da bu faaliyeti yürüten sujelerden hileli araçlar kullanılarak yararlanılması veya banka ve kredi kurumlarının olağan faaliyetleri nedeniyle üretmiş oldukları maddi varlıkların suçta araç olarak kullanılarak haksız çıkarın elde edilmesi gerekir. Bankaların, ödeme aracı olarak kullanılması halinde bu fıkra uygulanamayacaktır.
1-Katılan T.. A.. tarafından keşide edilerek A.. V.. Civata San. Tic. Ltd. Şti. yetkilisi S.. M..’ya verilen 2.400 TL bedelli suça konu çekin, 05.02.2007 tarihinde İstanbul’da çalındığı ve çek hakkında mahkemece ödeme yasağı koydurulduğu, sanığın bir şekilde elde ettiği çekin arkasını ciro ederek aldığı mal karşılığında Y..Mak. San. Tic. Ltd. Şti.’ye verdiği, bu şirketten de şikayetçi M..Plastik ve Kalıp San. Tic. Ltd. Şti.’ye geçen çekin bankaya ibrazında çalıntı olduğunun anlaşıldığı somut olayda; sanığın aşamalarda değişmeyen savunmalarında suça konu çeki S.. G.. isimli şahıstan sattığı mal karşılığında aldığını savunması ve buna ilişkin irsaliyeli fatura sunması, yapılan araştırmada irsaliye faturada belirtilen adreste S.. G.. isimli bir şahsın bulunmadığı, adresinde doğru olmadığının anlaşılması karşısında, gerçeğin kuşkuya yer vermeyecek şekilde belirlenmesi bakımından, suça konu çek üzerinde imza incelemesi yaptırılarak sanıktan önceki ciranta görülen S.. G.. yazı ve imzasının sanık eli ürünü olup olmadığının ve sanığa ait defter ve kayıtlar incelenerek mahkemeye sunduğu faturanın gerçek olup olmadığının belirlenip sonucuna göre sanığın hukuki durumunun takdir ve tayini gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması,
2-Kabule görede;
Nitelikli dolandırıcılık suçu yönünden; 5237 sayılı TCK’nın 158. maddesinin 1. fıkrasının (e), (f) ve (j) bentlerinde sayılan hallerde adli para cezasının tayininde eğer suçtan elde edilen haksız menfaat miktarı belli ise; o takdirde tespit olunacak temel gün, suçtan elde olunan haksız menfaatin iki katından az olmayacak şekilde asgari bu miktara yükseltilerek belirlenecek gün sayısı üzerinden arttırma ve eksiltmeler yapıldıktan sonra ortaya çıkacak sonuç gün sayısı ile bir gün karşılığı aynı kanunun 52. maddesi uyarınca, 20-100 TL arasında takdir olunacak miktarın çarpılması neticesinde sonuç adli para cezası belirlenecektir.
Bu açıklama kapsamında sonuç adli para cezasının gün karşılığı belirlenmesi gerekirken, yazılı şekilde doğrudan haksız elde olunan menfaatin iki katı esas alınmak suretiyle karar verilmesi,
Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince ugyulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 24.06.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.