Yargıtay Kararı 15. Ceza Dairesi 2012/19697 E. 2014/12396 K. 19.06.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2012/19697
KARAR NO : 2014/12396
KARAR TARİHİ : 19.06.2014

Tebliğname No : 11 – 2010/230260
MAHKEMESİ : Balıkesir 2. Ağır Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 11/03/2010
NUMARASI : 2009/353 (E) ve 2010/50 (K)
SUÇ : Dolandırıcılık

Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Sanık hakkında resmi belgede sahtecilik suçundan açılan dava ile ilgili zamanaşımı sonuna kadar karar verilmesi mümkün görülmüştür.
Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.
TCK’nın 158/1-e bendinde belirtilen, kamu kurum ve kuruluşlarının zararına olarak dolandırıcılık suçunun işlenmesi, nitelikli hal kabul edilmiştir. Hangi kurum ve kuruluşların kamusal nitelik taşıdığı, o kurumun kadro bakımından bağlı olduğu durumu düzenleyen mevzuata göre belirlenir. Bu nitelikli halin oluşması için, eylemin kamu kurum ve kuruluşlarının mal varlığına zarar vermek amacıyla işlenmesi gerekir.
Zarar vermek, kamu kurum ve kuruluşlarından hakkı olmayan bir parayı almak yada bir borcu geri vermemek şeklinde olabilir. Bu suçun zarar göreni kamu kurum ve kuruluşunun tüzel kişiliğidir. Kamu kurum ve kuruluşlarının zarar görmesi söz konusu değilse, bu suç oluşmayacaktır. Dolandırıcılık suçunun kamu yararına çalışan hayır kurumlarının zararına işlenmesi madde kapsamında değildir.
Sanık D.. Y.. ile temyiz incelemesine konu olmayan sanık K.. Ş..’in ikiz kardeş oldukları, yine temyize konu olmayan sanık sanık G.. D..’nin ise sanık K… Ş..’in kızı olduğu, sanıklardan K..Ş..in olay tarihinde kanamalı genital rahatsızlık geçirmesi üzerine Balıkesir Devlet Hastanesi’ne kaldırıldığı, sanıklardan Dudu’ya ait sağlık karnesiyle sanıklardan Kumru’nun tedavi işlemlerinin yapılıp, Tepecik Devlet Hastanesi “onkoloji servisine sevkinin yapıldığı, bu hastanede 301,98 TL tedavi giderinin gerçekleştiği, sevk olunan İzmir Tepecik Devlet Hastanesi onkoloji servisinde rahim kanseri nedeniyle ameliyat ve tedavi işlemlerinin yapıldığı, bilahare 15/04/2008 tarihinde sanıklardan K.. Ş.. dikişlerini aldırmak üzere D.. Y..’e ait sağlık karnesi ile başvurması üzerine kendisinden kimlik sorulması nedeniyle karneyi bırakıp hastaneden ayrılması şeklinde gelişen olayda; K..Ş..’in ani rahatsızlığından dolayı kaldırıldığı Balıkesir Devlet Hastanesi’nde ilk müdahalenin yapılıp, hastanın taburcu edilmeksizin Tepecik Devlet Hastanesi” onkoloji servisine sevkinin yapılması ve hastanede yatış yaptırılıp, akabinde rahim kanseri nedeniyle ameliyat ettirilmesi değerlendirildiğinde, tedavinin gecikmesi halinde ciddi sağlık sorunları ortaya çıkması ihtimalinin bulunduğu, dolayısıyla, atılı eylemin zaruret hali nedeniyle hukuka aykırılık unsurunu taşımadığı anlaşılmakla, sanık hakkında TCK 25/1. maddesi gereğince CMK 223/3-b hükmü uyarınca ceza verilmesine yer olmadığına dair karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde mahkumiyetine hükmedilmesi,
Bozmayı gerektirmiş, katılan vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 19.06.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.