YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2012/1941
KARAR NO : 2014/230
KARAR TARİHİ : 14.01.2014
Tebliğname No : 11 – 2009/296841
MAHKEMESİ : Isparta 3. Asliye Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 05/10/2009
NUMARASI : 2008/512 (E) ve 2009/466 (K)
SUÇ : Dolandırıcılık
Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için;
Failin bir kimseyi kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.
Sanığın, Isparta ili … Mahallesinde bulunan, …4 ada … parsel sayılı taşınmazın kayden maliki olmadığı ve malik tarafından kendisine verilmiş herhangi bir yetki ve vekalet de bulunmadığı halde, taşınmazı satmak üzere emlakçılık yapan tanık M.. E..’a başvurduğu, aynı emlakçıya ev satın almak için giden katılan ile bu şekilde tanıştığı, söz konusu taşınmaza talip olan katılan ile birlikte eve baktıktan sonra, evin anahtarını katılana vererek ertesi gün para ile birlikte emlak ofisine gelmesini, orada pazarlık edeceklerini söylediği, ertesi gün emlak ofisine giden katılanın, evin tapusunu isteyip imar durumuna baktıracağını söylediğinde, sanığın her hangi bir pürüz olmadığını beyan etmesi üzerine, evin satışı hususunda katılanla yaptıkları pazarlık sonucu 30.000 TL’ye anlaştıkları ve 05/08/2008 tarihli satış sözleşmesi imzaladıkları, katılanın 19.000 TL’yi peşin olarak ödediği, kalan 11.000 TL’nin ise tapu devri sırasında ödeneceğinin belirlendiği, sonrasında katılanın şüphelenerek yaptığı araştırmada, söz konusu taşınmazın tapu kaydının sanık üzerine olmadığını öğrendiği, ertesi gün sanık ile görüşerek satıştan vazgeçtiğini belirtip ödediği peşinatı geri istediği halde parasını alamadığı iddiasıyla yapılan yargılama sonucunda; sanığın savunmalarında; Yayla mahallesinde bulunan evini satmak için emlakçı M.. E..’a müracaat ettiğini, bir süre sonra emlakçının kendisini arayarak müşteri olduğunu söylediğini, dükkana gittiğinde katılan ile tanıştığını ve yaptıkları pazarlık sonucu 30.000 TL ye anlaştıklarını, katılanın 19.000 TL’yi peşin ödediğini, kalan 11.000 TL için ise 2-3 aylık bir süre istediğini, kalan paranın ödenmesinden sonra tapu devrini gerçekleştirecekleri konusunda anlaşmaya vardıklarını, ayrıca katılana 40.000 TL bedelli tarihsiz bir senet verdiğini, anahtarları da teslim ettiğini, ertesi gün emlakçının kendisini çağırması üzerine iş yerine gittiğinde, katılan ve eşinin orada olduğunu ve evi almaktan vazgeçtiğini söylediklerini, ödediği parayı da geri istediğini, ancak kendisinin parayı kullanması nedeniyle geri ödeyebilmek için 2-3 ay gibi bir süre istediğini, evin tapusunun kendi üzerine olmadığının doğru olduğunu, daha önce E. M..’na borcu bulunduğu dönemde ablası E. A..’ın bu borcu ödemek için kendi üzerine kayıtlı olan söz konusu evi Ercan’a devrettiğini, Ercan’a olan borcunu ödedikten sonra ise, başka ticari işlerden dolayı borcu bulunduğundan ve evi kendi üzerine aldığı taktirde haciz ya da ipotek konulması ihtimali olduğundan, bunu engellemek için Ercan’a tapuyu arkadaşı H.. T..’a devretmesini söylediğini, bu nedenle taşınmazın H.. T.. adına kayıtlı olduğunu, dolandırıcılık kastının bulunmadığını, borcunu inkar etmediğini beyan etmesi, suç tarihinde kayden malik olarak görülen H.. T.. ve diğer tanıklar E. M.. ile M.. E..’ın bu savunmayı doğrulaması, katılanın taşınmazı almaktan vazgeçtiğini, tapuyu devralmak istemediğini, ödediği parayı geri istediğini ifade etmesi karşısında, sanığın eyleminin ne şekilde dolandırıcılık suçunu oluşturduğu denetime imkan verecek şekilde karar yerinde gösterilip tartışılmadan, yazılı şekilde dosya kapsamına uygun olmayan eksik gerekçeyle mahkumiyet kararı verilmesi,
Bozmayı gerektirmiş, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 14/01/2014 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.