Yargıtay Kararı 15. Ceza Dairesi 2012/19384 E. 2014/11943 K. 16.06.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2012/19384
KARAR NO : 2014/11943
KARAR TARİHİ : 16.06.2014

Tebliğname No : 11 – 2010/233276
MAHKEMESİ : Ankara 8. Ağır Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 10/06/2010
NUMARASI : 2009/66 (E) ve 2010/198 (K)
SUÇ : Nitelikli dolandırıcılık, resmi belgede sahtecilik

Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Gerekçeli karar başlığında, suç adı olarak, bankanın araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık yazılması yerine, basın ve yayın araçlarının sağladığı kolaylıktan yararlanmak suretiyle dolandırıcılık yazılmış ise de, bu yanlışlığın mahallinde düzeltilmesi mümkün görülmüştür.
Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp,onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli,olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.
Bilişim sistemlerinin,banka veya kredi kurumlarının araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık suçu, TCK’nın 158/1-f maddesinde düzenlenmiştir. Maddenin gerekçesinde de;“Dolandırıcılık suçunun, bilişim sistemlerinin,banka veya kredi kurumlarının araç olarak kullanılması suretiyle işlenmesi de,birinci fıkranın (f) bendinde bu suçun bir nitelikli unsuru olarak kabul edilmiştir. Bilişim sistemlerinin,banka veya kredi kurumlarının,özellikle bu kurum ve kuruluşları temsil edenlerin,kurum ve kuruluşları adına hareket eden kişilerin, başkalarını kolaylıkla aldatabilmeleri bir güven kurumu olan bu kuruma güvenin sarsılması bu kurumların araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık suçunu, nitelikli hâl saymıştır. Bilişim sisteminin aldatılmasından söz edilemeyeceği için, ancak bu sistemin araç olarak kullanılarak bir insanın aldatılması yani dolandırılması halinde bu bendin uygulanması mümkündür. Aksi halde yani sisteme girilerek bir kişi aldatılmayıp sistemden yararlanılarak çıkar sağlanmışsa bilişim suçu veya bilişim sistemi kullanılmak suretiyle hırsızlık suçunun oluşması söz konusu olacaktır. Bilişim sisteminden maksat, verileri toplayıp, yerleştirdikten sonra bunları otomatik işlemlere tâbi tutma olanağını veren manyetik sistemlerdir. Günümüzde bilişim sistemleri ile sesli-görüntülü haberleşme, elektronik imzanın kabulü,yeni ticari ilişkiler, internet bankacılığı hizmeti ile para transferleri ve bunlar gibi pek çok yenilik toplumsal hayata girmiş, bilişim gerek iş gerekse günlük hayatta vazgeçilemeyecek kadar önemli bir noktaya ulaşmış, bilişim teknolojileri daha hızlı ve ucuz bir nitelik arz etmesi nedeniyle, klasik yöntemlere nazaran daha fazla tercih edilir duruma gelmiştir. Bu sistemlerin güvenle kullanılması, aynı anda hızlı ve kolayca birçok kişi tarafından ulaşılması ve diğer taraftaki failin kontrol imkanını azaltması nedeniyle nitelikli hal sayılmıştır. Banka ya da kredi kurumlarının araç olarak kullanıldığından söz edilebilmesi için,dolandırıcılık fiili gerçekleştirilirken bankaların olağan faaliyetlerinden ya da bu faaliyeti yürüten sujelerden hileli araçlar kullanılarak yararlanılması veya banka ve kredi kurumlarının olağan faaliyetleri nedeniyle üretmiş oldukları maddi varlıkların suçta araç olarak kullanılarak haksız çıkarın elde edilmesi gerekir. Bankaların,ödeme aracı olarak kullanılması halinde bu fıkra uygulanamayacaktır.
Sanığın, G.. M.. Çelik Kapı ünvanlı işyerinin yetkilisi olduğu, temyiz dışı Adem’in de sanığın yanında çalıştığı, sanık ve Adem’in, aldıkları mal karşılığında katılana suça konu 01/09/2005 keşide tarihli, 9.200 TL bedelli ve keşidecisinin C..Gıda Limited Şirketi olan çeki verdikleri, çekin arkasının sanık ve Adem tarafından ciro edilerek imzalandığı, sanık, çeki, keşideci şirket yetkilisi olduğunu söyleyen, tanımadığı birinden mal karşılığı aldığını belirtmiş ise de, bu kişinin açık kimlik bilgileri ile adresinin bilinmediği, bu alışverişe dair irsaliye, fatura veya başka bir belge ibraz edilemediği, daha sonra çekin katılan tarafından takas için bankaya ibrazında sahte olduğunun belirlendiği, çekin ön yüzündeki yazı ve imzaların sanığa ait olmadığı belirlense de sanığın, çeki ne şekilde ele geçirdiğini ispatlayamadığı, böylece, sahte çek düzenlemek suretiyle katılan aleyhine haksız menfaat temin ederek resmi belgede sahtecilik ve nitelikli dolandırıcılık suçlarını işlediğinin iddia edildiği olayda,
1-Gerçeğin kuşkuya yer vermeyecek şekilde ortaya çıkarılması açısından, çekin sahte olduğu iddia edilmiş ise de, buna dair bir banka yazısı, bilirkişi raporu ya da keşideci beyanı bulunmadığı dikkate alınarak, keşideci şirket yetkililerinin açık kimlik bilgileri ve adreslerinin tespit edilerek usulüne uygun olarak duruşmaya çağrılarak şikayet ve delillerinin sorulması, şirketi temsile kimin yetkili olduğuna dair kayıtların getirtilmesi, çekteki keşideci imzası ile diğer yazıların kendilerine ait olup olmadığı, çekin sahte olup olmadığı ve sanıkla herhangi bir ticari ilişkilerinin bulunup bulunmadığının sorulması, varsa böyle bir ticari ilişkiye dair belgelerin onaylı suretlerinin dosyaya konulması, şirket yetkililerinin yazı ve imza örneklerinin usulüne uygun olarak alınıp mukayeseye elverişli yazı ve imzaların bulunduğu belge asılları ve suça konu çek aslı ile birlikte kriminale gönderilerek, çekin sahte olup olmadığı ile imza ve yazıların keşideci şirket yetkililerine ait olup olmadığının kesin olarak belirlenip toplanan tüm delillerin birlikte değerlendirilerek sonucuna göre sanığın hukuki durumunun takdir ve tayini gerektiren, eksik inceleme ve yetersiz gerekçe ile yazılı şekilde hüküm kurulması,
2-Kabule göre de; sanığın sahte çek düzenleyerek katılan aleyhine haksız menfaat temin ettiğinin kabul edilmesi karşısında, eylemin, TCK’nın 158/1-f, son maddesinde öngörülen bankanın araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık suçu kapsamında kaldığı gözetilmeden, aynı Kanun’un 158/1-h maddesinin uygulanması suretiyle eksik ceza tayini ve bu uygulamaya göre de, hapis cezası alt sınırdan tayin edildiği halde adli para cezası belirlenirken yeterli ve yasal gerekçe gösterilmeksizin, aynı gerekçeyle tam gün sayısının asgari hadden uzaklaşılması suretiyle belirlenerek sanığa fazla ceza tayini,
Bozmayı gerektirmiş, o yer Cumhuriyet savcısının ve sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükümlerin bu nedenle, 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 16/06/2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.