Yargıtay Kararı 15. Ceza Dairesi 2012/19267 E. 2014/4624 K. 12.03.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2012/19267
KARAR NO : 2014/4624
KARAR TARİHİ : 12.03.2014

Tebliğname No : 11 – 2010/234475
MAHKEMESİ : Ankara 3. Asliye Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 01/06/2010
NUMARASI : 2010/187 (E) ve 2010/402 (K)
SUÇ : Dolandırıcılık, özel belgede sahtecilik

Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Gerekçeli karar başlığında suç bölümüne yazılmamış olan “dolandırıcılık” suçunun mahallinde eklenmesi mümkün görülmüştür.
Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.
Katılan S.. A..’de şoför olarak çalışan sanığın, kendisine teslim edilen …../6872 (çekici ve römork) plaka sayılı araçla yaptığı sefer dönüşünde katılan firmayla hesaplaşırken kullandığı araca yakıt aldığına ilişkin Fransa’da faaliyet gösteren T.. R.. firmasına atfen düzenlenmiş 236 euroluk 07.12.2009 tarihli fişi verdiği, bilirkişi raporu ve firma tarafından yapılan araştırmayla fişin sahte olduğunun anlaşıldığı, sanığın sahte akaryakıt fişiyle katılan şirketten para almaya çalıştığı ve böylece dolandırıcılığa teşebbüs ve özel belgede sahtecilik suçunu işlediği iddia olunan somut olayda;
1)Katılan vekilinin mahkemeye verdiği 31/05/2010 havale tarihli dilekçeyle bildirmiş olduğu mesleki mazeretinin kabulüne karar verilmiş olmasına rağmen, duruşmanın başka bir güne ertelenmesine ilişkin talebinin yanlış değerlendirilerek, bu talebin reddine karar verilip katılan vekiline iddialarını ve delillerini bildirme olanağı sağlanmadan aynı celsede karar verilmesi,
2)Mahkemece, suça konu fişin sanığın kullandığı araca ait olduğuna dair delil bulunmadığı, fişin sanık tarafından verildiğinin belirli olmadığı, sanık tarafından verilse bile fişin imzalı ve hukuki sonuç doğuran bir belge olmadığı, bu belgeyi ibraz etmenin dolandırıcılık suçunun işlenmesinde elverişli bir araç olamayacağı gerekçesiyle beraat kararı verilmiş ise de; suça konu fişin arkasında “M.. Y.. 190 nolu sefer” yazması, sanığın fişin sahte olduğuna dair tutulan tutanağı imzalaması ve katılan vekili tarafından temyiz dilekçesi ekinde ibraz edilen sefer güncesinde suç tarihinde Fransa’da 200 litre akaryakıt alındığın yazılı olması karşısında; gerçeğin kuşkuya yer vermeyecek şekilde tespiti bakımından, akaryakıt firmasının yazıları ve bilirkişi raporuna göre sahte olup hukuken sonuç doğurmaya elverişli olması nedeniyle özel belge hükmünde sayılan suça konu fişin arkasında yazılı bulunan “M.. Y.. 190 nolu sefer” yazısı ile temyiz dilekçesi ekinde bulunan sefer güncesindeki yazıların sanık tarafından yazılıp yazılmadığının sanıktan sorulması, kabul etmemesi halinde ima ve yazı incelemesi yaptırılması, katılan şirketten sanığın suç tarihindeki yolcuğuna ilişkin belgeler temin edilerek 190 numaralı sefere ilişkin olup olmadığının tespiti ile sanığın güzergahları ve yolculuk boyunca yaptığı kilometre hesabına göre ne kadar akaryakıt tüketeceğinin bilirkişi marifetiyle tespit edilerek sanığın şirketten fazla para almaya çalışıp çalışmadığı hususu açıklığa kavuşturulduktan sonra sonucuna göre sanığın hukuki durumunun tayin ve takdiri gerektiği gözetilmeksizin eksik incelemeyle yazılı şekilde beraat kararı verilmesi,
Bozmayı gerektirmiş, katılan vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 12.03.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.