YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2012/19248
KARAR NO : 2014/12061
KARAR TARİHİ : 17.06.2014
Tebliğname No : 11 – 2010/211263
MAHKEMESİ : Adana 3. Asliye Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 21/01/2010
NUMARASI : 2009/1386 (E) ve 2010/40 (K)
SUÇ : Dolandırıcılık
Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için;failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp,onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir.
Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır.
Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, mağdurun durumu, fiille olan ilişkisi, kullanılan hilenin şekli, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.
Somut olayda; sanıkların F..Postanesinden çıkan şikayetçiyi yaptıkları plan gereği dolandırmaya karar verdikleri, sanık Şerafettin’in şikayetçinin yanına gelerek yere içerisinde gazete parçaları olup, en üstte dolar sarılı desteyi attığı ve şikayetçinin göreceği şekilde alarak paylaşabileceğini söylediği, şikayetçinin ilk etapta kabul etmediği ancak doları görünce kabul ettiği, bu sırada diğer sanık Emrah’ın yanlarına gelerek para kaybettiğini, parayı şikayetçi ile Şerafettin’in bulduğunu söyleyerek parasını istediği, sanık Şerafettin’in üzerini aradığı ve kağıda sarılı paketi bularak aldığı, şikayetçinin de postaneden çektiği 285,00 TL’yi Şerafettin’in alarak kağıda sarıp montunun sağ cebine koyduğu, sol cebinden çıkarttığı aynı tip kağıda sarılı içerisinde gazete parçalarının bulunduğu paketi şikayetçiye verdiği, müştekiden paraları alan sanıkların hızla olay yerinden uzaklaştıkları, ancak olayı uzaktan takip eden sivil polislerin sanıkların arkasından giderek yakaladıklarında sanık Şerafettin’in montunun sağ cebinden şikayetçiye ait paraların çıktığı, sanıkların eyleminin şikayetçinin iradesini fesada uğratarak hile ile parasını alıp TCK’nın 157/1. maddesinde düzenlenen dolandırıcılık suçunu oluşturmasına rağmen haklarında hırsızlık suçundan hüküm kurulması,
Kabule göre;
1-Mükerrirlere özgü infaz rejimi ve denetimli serbestlik tedbirinin ne şekilde uygulanacağı, süresi ve bu hususta karar verecek mercii, 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanunun 108. maddesinde düzenlenmiş olup, aynı maddenin 5. fıkrası ile tekerrür dolayısıyla belirlenen denetim süresinde koşullu salıvermeye ilişkin hükümlerin uygulanacağının belirtilmesi karşısında, denetimli serbestlik tedbirinin süresinin infaz aşamasında 5275 sayılı Kanun hükümleri uyarınca belirlenmesinin gerektiği gözetilerek 5237 sayılı TCK’nın 58/7. maddesi gereğince sanıklar hakkında mükerrirlere özgü infaz rejiminin ve cezanın infazından sonra denetimli serbestlik tedbirinin uygulanacağının belirtilmesiyle yetinilmesi gerekirken 5275 sayılı Kanunun 108/4. maddesi uyarınca sanık Emrah hakkında bir yıl, sanık Şerafettin hakkında 3 yıl 9 ay süreyle denetimli serbestlik tedbirinin uygulanmasına karar verilmesi,
2-TCK’nın 53/1. maddesi uygulamasında a,b,d,e bentlerinde gösterilen hakları mahkum olduğu hapis cezasının infazı tamamlanıncaya kadar, (c) bendinde sayılan kendi altsoyu üzerindeki velayet hakkı; vesayet veya kayyımlığa ait hizmette bulunma haklarını koşulu salıverme tarihine, diğer kişiler yönünden ise hapis cezasının infazı tamamlanıncaya kadar kullanamayacağının hükümde gösterilmemesi,
Bozmayı gerektirmiş, sanıklar müdafilerinin temyiz itirazları bu nedenle yerinde görülmüş olduğundan, 5320 sayılı Kanun’un 8/1.maddesi uyarınca uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321.maddesi gereğince hükmün BOZULMASINA, 17.06.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.