YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2012/19234
KARAR NO : 2014/12090
KARAR TARİHİ : 17.06.2014
Tebliğname No : 11 – 2010/201496
MAHKEMESİ : Antalya 3. Ağır Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 25/12/2009
NUMARASI : 2008/139 (E) ve 2009/682 (K)
SUÇ : Dolandırıcılık
Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.
Bilişim sistemlerinin, banka veya kredi kurumlarının araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık suçu, TCK’nın 158/1-f maddesinde düzenlenmiştir. Maddenin gerekçesinde de; “Dolandırıcılık suçunun, bilişim sistemlerinin, banka veya kredi kurumlarının araç olarak kullanılması suretiyle işlenmesi de, birinci fıkranın (f) bendinde bu suçun bir nitelikli unsuru olarak kabul edilmiştir. Bilişim sistemlerinin, banka veya kredi kurumlarının, özellikle bu kurum ve kuruluşları temsil edenlerin, kurum ve kuruluşları adına hareket eden kişilerin, başkalarını kolaylıkla aldatabilmeleri bir güven kurumu olan bu kuruma güvenin sarsılması bu kurumların araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık suçunu, nitelikli hâl saymıştır.
Bilişim sisteminin aldatılmasından söz edilemeyeceği için, ancak bu sistemin araç olarak kullanılarak bir insanın aldatılması yani dolandırılması halinde bu bendin uygulanması mümkündür. Aksi halde yani sisteme girilerek bir kişi aldatılmayıp sistemden yararlanılarak çıkar sağlanmışsa bilişim suçu veya bilişim sistemi kullanılmak suretiyle hırsızlık suçunun oluşması söz konusu olacaktır.
Bilişim sisteminden maksat, verileri toplayıp, yerleştirdikten sonra bunları otomatik işlemlere tâbi tutma olanağını veren manyetik sistemlerdir. Günümüzde bilişim sistemleri ile sesli-görüntülü haberleşme, elektronik imzanın kabulü,yeni ticari ilişkiler, internet bankacılığı hizmeti ile para transferleri ve bunlar gibi pek çok yenilik toplumsal hayata girmiş, bilişim gerek iş gerekse günlük hayatta vazgeçilemeyecek kadar önemli bir noktaya ulaşmış, bilişim teknolojileri daha hızlı ve ucuz bir nitelik arz etmesi nedeniyle, klasik yöntemlere nazaran daha fazla tercih edilir duruma gelmiştir.
Bu sistemlerin güvenle kullanılması, aynı anda hızlı ve kolayca birçok kişi tarafından ulaşılması ve diğer taraftaki failin kontrol imkanını azaltması nedeniyle nitelikli hal sayılmıştır.
Banka ya da kredi kurumlarının araç olarak kullanıldığından söz edilebilmesi için, dolandırıcılık fiili gerçekleştirilirken bankaların olağan faaliyetlerinden ya da bu faaliyeti yürüten sujelerden hileli araçlar kullanılarak yararlanılması veya banka ve kredi kurumlarının olağan faaliyetleri nedeniyle üretmiş oldukları maddi varlıkların suçta araç olarak kullanılarak haksız çıkarın elde edilmesi gerekir. Bankaların, ödeme aracı olarak kullanılması halinde bu fıkra uygulanamayacaktır.
Sanık O.. A.. ve hakkında verilen hükümü temyiz etmeyen sanık M.. Ç..in internet üzerinde alıcı ve satıcılar arasında iletişim kurulmasını sağlayan “www.sahibinden com” isimli siteye “M.. D..” adı ile ilan vererek HP isimli bilgisayarı 650 TL ye satacaklarını taahhüt ettikleri, internet üzerinden sitedeki ilanı gören şikayetçi Ö.. D..’in söz konusu ilandaki irtibat numarasından arayarak sanıklar ile görüştüğü, bilgisayarın bedeli olan 500 TL’yi M.. İ.. adına açtırılmış hesaba yatırdığı, şikayetçinin ürünün gönderilmemesi nedeniyle irtibat numarasına ulaşmaya çalıştığı ancak ulaşılamadığı, sanıkların C.. Nv 900 Model video kamerayı 120 TL fiyat ile aynı site üzerinde satışa sunduğu, şikayetçi S.. B..’nin ilanı görerek irtibat için verilmiş numarayı aradığı, sanık O.. A.. ile görüştüğü, sanığın vermiş olduğu M.. İ.. adına açtırılmış Akbank da ki hesaba 120 TL EFT yolu ile gönderdiği, daha sonra ürünün gelmediğini gören şikayetçinin irtibat numarasını aradığı ancak sonuç alamadığı, sanığın internet üzerinden alıcı ve satıcılar arasında iletişim kuranı “www.sahibinden.com” adlı siteyi de kullanmak suretiyle ilanlarda belirtikleri ürünü gönderecekleri yönünde güven vererek şikayetçileri dolandırdığı iddia edilen somut olayda, gerçeğin kuşkuya yer vermeyecek şekilde belirlenmesi için, katılan S.. B..’nin internet ilanında yar alan irtibat telefonunu aradığı zaman telefonda görüştüğü kişi ile konuşmalarını kaydettiği, bu ses kayıtları ile sanıkların ses kayıt örnekleri üzerinde ses analiz uzmanlarınca bilirkişi incelemesi yaptırılarak bu kayıtların sanıklardan hangisine ait olduğunun belirlenmesi, ayrıca internetteki ilanların denetime elverecek şekilde örneğinin alınarak dosya içerisine konulmasından sonra sanığın hukuki durumunun tayin ve takdiri yerine yazılı şekilde eksik inceleme ile hüküm kurulması,
Kabule göre de;
Yargıtay Caza Genel Kurulunun Dairemizce de benimsenen 02.04.2013 tarih ve 15-1293/111 sayılı kararında belirtildiği üzere sanığın belirtilen eylemlerinin TCK’nın 158/1-f, son maddesindeki suçu oluşturacağı gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması,
Bozmayı gerektirmiş, sanık müdafinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, CMK’nın 326/son maddesi gereğince sanığın ceza miktarı bakımından kazanılmış hakkının saklı tutulmasına, 17/06/2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.