Yargıtay Kararı 15. Ceza Dairesi 2012/19219 E. 2014/12433 K. 19.06.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2012/19219
KARAR NO : 2014/12433
KARAR TARİHİ : 19.06.2014

Tebliğname No : 11 – 2010/184000
MAHKEMESİ : Sakarya 1. Ağır Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 11/01/2010
NUMARASI : 2009/320 (E) ve 2010/1 (K)
SUÇ : Nitelikli doalndırıcılık, resmi belgede sahtecilik

Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için;
Failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.
Bilişim sistemlerinin, banka veya kredi kurumlarının araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık suçu, TCK’nın 158/1-f maddesinde düzenlenmiştir. Maddenin gerekçesinde de; “Dolandırıcılık suçunun, bilişim sistemlerinin, banka veya kredi kurumlarının araç olarak kullanılması suretiyle işlenmesi de, birinci fıkranın (f) bendinde bu suçun bir nitelikli unsuru olarak kabul edilmiştir. Bilişim sistemlerinin, banka veya kredi kurumlarının, özellikle bu kurum ve kuruluşları temsil edenlerin, kurum ve kuruluşları adına hareket eden kişilerin, başkalarını kolaylıkla aldatabilmeleri bir güven kurumu olan bu kuruma güvenin sarsılması bu kurumların araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık suçunu, nitelikli hâl saymıştır.
Bilişim sisteminin aldatılmasından söz edilemeyeceği için, ancak bu sistemin araç olarak kullanılarak bir insanın aldatılması yani dolandırılması halinde bu bendin uygulanması mümkündür. Aksi halde yani sisteme girilerek bir kişi aldatılmayıp sistemden yararlanılarak çıkar sağlanmışsa bilişim suçu veya bilişim sistemi kullanılmak suretiyle hırsızlık suçunun oluşması söz konusu olacaktır.
Bilişim sisteminden maksat, verileri toplayıp,yerleştirdikten sonra bunları otomatik işlemlere tâbi tutma olanağını veren manyetik sistemlerdir. Günümüzde bilişim sistemleri ile sesli-görüntülü haberleşme, elektronik imzanın kabulü, yeni ticari ilişkiler, internet bankacılığı hizmeti ile para transferleri ve bunlar gibi pek çok yenilik toplumsal hayata girmiş, bilişim gerek iş gerekse günlük hayatta vazgeçilemeyecek kadar önemli bir noktaya ulaşmış, bilişim teknolojileri daha hızlı ve ucuz bir nitelik arz etmesi nedeniyle, klasik yöntemlere nazaran daha fazla tercih edilir duruma gelmiştir. Bu sistemlerin güvenle kullanılması, aynı anda hızlı ve kolayca birçok kişi tarafından ulaşılması ve diğer taraftaki failin kontrol imkanını azaltması nedeniyle nitelikli hal sayılmıştır.
Banka ya da kredi kurumlarının araç olarak kullanıldığından söz edilebilmesi için, dolandırıcılık fiili gerçekleştirilirken bankaların olağan faaliyetlerinden ya da bu faaliyeti yürüten sujelerden hileli araçlar kullanılarak yararlanılması veya banka ve kredi kurumlarının olağan faaliyetleri nedeniyle üretmiş oldukları maddi varlıkların suçta araç olarak kullanılarak haksız çıkarın elde edilmesi gerekir. Bankaların, ödeme aracı olarak kullanılması halinde bu fıkra uygulanamayacaktır.
Sanığın, Akbank-Denizli şubesi nezdinde bulunan O…. A.Ş. ticari ünvanlı şirkete ait hesaptan hamiline düzenlenmiş gibi görünen, mürekkep püskürtmeli yazıcı yardımıyla külliyen sahte üretilmiş suça konu .. seri nolu 10.750 TL bedelli, 25.01.2009 keşide tarihli çek yaprağını, açık adresini ve kimlik bilgilerini bilmediğini söylediği Nail adlı kişiden ciro ettirmeden alıp 1. ciranta sıfatıyla imzalayarak alışverişi karşılığı katılana vererek haksız yarar sağlaması eylemlerinin “nitelikli dolandırıcılık” ve “resmi belgede sahtecilik” suçlarını oluşturduğu iddia edilen somut olayda;
Gerçeğin kuşkuya yer bırakmayacak biçimde belirlenebilmesi amacına yönelik olarak; sanığın aşamalardaki anlatımlarında ve özellikle 25.01.2010 havale tarihli temyiz dilekçesinde adları geçen Nail ve (Adapazarı-Güneşler-H.. R.. köyünde oturduğu söylenen) M.. B..’nın açık
kimliklerinin belirlenmeye çalışılıp, iddia ve savunmalar doğrultusunda usulünce tanık sıfatı ile dinlenmeleri suça konu çek yaprağında 1. ciro öncesi “karalanmış bir alan” olduğu görülmekle; bu karalamanın altındaki yazının belirlenip belirlenmeyeği hususunda uzman bilirkişiden rapor alınması, üçüncü bir şahsın cirosunun tespiti halinde bu kişinin de usulünce tanık sıfatıyla beyanının alınması toplanan deliller birlikte değerlendirilerek varılacak sonucuna göre sanığın hukuki durumunun takdir ve tayini gerekriken eksik soruştumayla yazılı şekilde kararlar verilmesi,
Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 19/06/2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.