Yargıtay Kararı 15. Ceza Dairesi 2012/1915 E. 2014/234 K. 14.01.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2012/1915
KARAR NO : 2014/234
KARAR TARİHİ : 14.01.2014

Tebliğname No : 11 – 2009/276969
MAHKEMESİ : Adana 2. Asliye Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 25/06/2009
NUMARASI : 2008/1018 (E) ve 2009/687 (K)
SUÇ : Dolandırıcılık

Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir.
Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır.
Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, mağdurun durumu, fiille olan ilişkisi, kullanılan hilenin şekli, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.
Hırsızlık suçunda ise; menkul bir malın, sahibinin rızası dışında alınması, mal üzerinde mağdurun zilyetliğine son verilmesi, mağdurun suç konusu eşya üzerindeki zilyetlikten doğan tasarruf haklarını kullanmasının olanaksız hale gelmesi söz konusudur.
Somut olayda; sanığın, parkta oturmakta olan mağdurların yanına giderek acil olarak telefon etmesi gerektiğini söyleyip mağdur M.. A..’ün cep telefonunu istediği, telefonu alan sanığın ara sokağa doğru yürümeye başladığı, mağdurların da arkasından gitmesi üzerine telefonun arama yapmadığını söyleyerek bu defa diğer mağdur M.. İ..’den cep telefonunu aldığı, bu sırada kalabalık bir grubun etraflarını sarmasından istifade ederek mağdurlardan rızaları dahilinde aldığı cep telefonları ile birlikte ortadan kaybolduğu anlaşılmakla, zilyetliğin devrinin söz konusu olmaması karşısında; Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 12/06/2012 tarih ve 2011/15-440 Esas ve 2012/229 Karar sayılı kararı gereğince; sanığın eylemlerinin 5237 sayılı TCK’nın 141/1 maddesinde öngörülen hırsızlık suçunu oluşturduğu gözetilmeden suç vasfında yanılgıya düşülerek dolandırıcılık suçundan hüküm kurulması,
Bozmayı gerektirmiş, sanık ve müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükümlerin bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 14/01/2014 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.