Yargıtay Kararı 15. Ceza Dairesi 2012/18981 E. 2014/12264 K. 18.06.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2012/18981
KARAR NO : 2014/12264
KARAR TARİHİ : 18.06.2014

Tebliğname No : 11 – 2010/287723
MAHKEMESİ : Ankara 6. Ağır Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 28/09/2010
NUMARASI : 2009/449 (E) ve 2010/343 (K)
SUÇ : Nitelikli dolandırıcılık

Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. Hile nitelikli bir yalandır.Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır.Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.
Bilişim sistemlerinin,banka veya kredi kurumlarının araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık suçu, TCK’nın 158/1-f maddesinde düzenlenmiştir. Maddenin gerekçesinde de;“Dolandırıcılık suçunun, bilişim sistemlerinin, banka veya kredi kurumlarının araç olarak kullanılması suretiyle işlenmesi de,birinci fıkranın (f) bendinde bu suçun bir nitelikli unsuru olarak kabul edilmiştir. Bilişim sistemlerinin,banka veya kredi kurumlarının, özellikle bu kurum ve kuruluşları temsil edenlerin, kurum ve kuruluşları adına hareket eden kişilerin, başkalarını kolaylıkla aldatabilmeleri bir güven kurumu olan bu kuruma güvenin sarsılması bu kurumların araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık suçunu, nitelikli hâl saymıştır.
Bilişim sisteminin aldatılmasından söz edilemeyeceği için, ancak bu sistemin araç olarak kullanılarak bir insanın aldatılması yani dolandırılması halinde bu bendin uygulanması mümkündür. Aksi halde yani sisteme girilerek bir kişi aldatılmayıp sistemden yararlanılarak çıkar sağlanmışsa bilişim suçu veya bilişim sistemi kullanılmak suretiyle hırsızlık suçunun oluşması söz konusu olacaktır.
Bilişim sisteminden maksat, verileri toplayıp, yerleştirdikten sonra bunları otomatik işlemlere tâbi tutma olanağını veren manyetik sistemlerdir. Günümüzde bilişim sistemleri ile sesli-görüntülü haberleşme, elektronik imzanın kabulü, yeni ticari ilişkiler, internet bankacılığı hizmeti ile para transferleri ve bunlar gibi pek çok yenilik toplumsal hayata girmiş, bilişim gerek iş gerekse günlük hayatta vazgeçilemeyecek kadar önemli bir noktaya ulaşmış, bilişim teknolojileri daha hızlı ve ucuz bir nitelik arz etmesi nedeniyle,klasik yöntemlere nazaran daha fazla tercih edilir duruma gelmiştir.Bu sistemlerin güvenle kullanılması, aynı anda hızlı ve kolayca birçok kişi tarafından ulaşılması ve diğer taraftaki failin kontrol imkanını azaltması nedeniyle nitelikli hal sayılmıştır.
Banka ya da kredi kurumlarının araç olarak kullanıldığından söz edilebilmesi için,dolandırıcılık fiili gerçekleştirilirken bankaların olağan faaliyetlerinden ya da bu faaliyeti yürüten sujelerden hileli araçlar kullanılarak yararlanılması veya banka ve kredi kurumlarının olağan faaliyetleri nedeniyle üretmiş oldukları maddi varlıkların suçta araç olarak kullanılarak haksız çıkarın elde edilmesi gerekir.Bankaların,ödeme aracı olarak kullanılması halinde bu fıkra uygulanamayacaktır.
Sanığın, A.. Nakliyat yetkilisiymiş gibi internet vasıtasıyla ilan verdiği, evini taşıtmak için ilandaki telefondan arayan katılana 250.00 TL kapora yatırmasını söylediği, katılanın sözkonusu kaporayı havale ettiği, sanığın katılana ev eşyalarını 27.06.2008 günü taşıyacağını söylediği, ancak belirttiği gün gelmediği ve telefonla arandığında çeşitli bahaneler ileri sürdüğü, katılanın A.. Nakliyat’ı aradığında kendilerinin böyle bir ilanlarının bulunmadığını söyledikleri iddia edilen olayda,
A..Nakliyat yetkililerinin söz konusu ilanın kendilerine ait olmadığını belirtmesi, sanığın E..A..Nakliyat şirketinde çalıştığını beyan etmesi ve faks yoluyla gönderdiği basit sözleşme fotokopisinde E..Nakliyat başlığı bulunması karşısında, öncelikle katılandan belirtilen ilanın hangi tarihte, hangi sitede ve tam olarak hangi şirket adıyla yayınlandığı sorulup, ilan metni ilgili siteden temin edilip, sanıktan belirtilen şirkette çalıştığına ilişkin herhangi bir belge olup olmadığı, ilana dair herhangi bir belge olup olmadığı sorulup, çalıştığını belirttiği şirketin tam adı sorularak söz konusu şirketin gerçekte var olup olmadığı, sanığın şirketle bağlantısı bulunup bulunmadığı, dolayısı ile ilanda bir hile bulunup bulunmadığı, sanığın baştan itibaren dolandırıcılık kastıyla hareket edip etmediği hususlarının tespitinden sonra elde edilecek sonuca göre sanığın hukuki durumunun takdir ve tayini gerekirken sanığın beyanı ile yetinilerek eksik inceleme ile hüküm kurulması
Bozmayı gerektirmiş, o yer Cumhuriyet savcısının temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 18.06.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.