Yargıtay Kararı 15. Ceza Dairesi 2012/18929 E. 2014/11570 K. 10.06.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2012/18929
KARAR NO : 2014/11570
KARAR TARİHİ : 10.06.2014

Tebliğname No : 11 – 2010/222258
MAHKEMESİ : Adana 7. Asliye Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 23/03/2010
NUMARASI : 2009/1098 (E) ve 2010/205 (K)
SUÇ : Dolandırıcılık

Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.
TCK’nın 158/1-d bendinde belirtilen, kamu kurum ve kuruluşlarının, kamu meslek kuruluşlarının, siyasî parti, vakıf veya dernek tüzel kişiliklerinin araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık suçunun işlenmesi, nitelikli hâl kabul edilmiştir. Söz konusu kurum yada kuruluşların konumunun suçun işlenmesinde kolaylık sağlayacağı düşüncesi, bu kurum ve kuruluşların bu suçta araç olarak kulanılmasının, ağırlaştırıcı neden olmasını gerektirmiştir.
Bu nitelikli halin uygulanabilmesi için, bunların isminin kullanılması yeterli olmayıp maddi varlığının kullanılması gerekmektedir. Araç olarak kullanılma, bu kurum veya kuruluşlara ait yazı veya belgeleri amaç dışı olarak kullanmak şeklinde olabilir. Bu kurumlara ait kimlik belgesinin gösterilmesi, basılı evraklarının, kıyafetlerinin, taşıtlarının kullanılması mağdurda güven oluşumunu sağlayacaktır.
Şikayetçinin evli olup, olay tarihinde yoldan aldığı bir bayanla D.. Sekisi Gençlik Köprüsü civarında bir bankta sohbet ettiği sırada, sanığın yanında kimliği tespit edilemeyen bir başka arkadaşı ile birlikte yanlarına geldiği, uzaktan bir kimlik göstererek polis olduğunu söylediği, elinde polis telsizine benzer ufak bir alet bulunduğu, şikayetçi ve yanında bulunan bayanın kimliklerini aldığı, şikayetçinin cüzdanını karıştırtığı, şikayetçinin evli olduğunu öğrenmesi üzerine yanında bulunan bayanla ne yaptığını sorduğu, evli olan şikayetçinin eşinin durumdan haberdar olabileceğini düşünerek tedirgin davranışlarda bulunduğu, bunun üzerine sanığın “merak etme, hallederiz” diyerek para istediği, şikayetçinin ise iki adet 10 TL olmak üzere toplam 20 TL parayı polis olduğuna inandığı sanığa verdiği, sanık ve yanında bulunan şahsın parayı alınca hemen uzaklaştıkları iddia edilmesi karşısında; eyleminin 5237 sayılı TCK’nın 158/1-d maddesinde öngörülen nitelikli dolandırıcılık suçunu oluşturup oluşturmayacağına ilişkin delillerin takdirinin üst dereceli Ağır Ceza Mahkemesine ait olduğu gözetilerek görevsizlik kararı verilmesi gerekirken, yargılamaya devamla yazılı şekilde hüküm kurulması,
Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, sair yönleri incelenmeyen hükmün bu nedenle, 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, aynı Kanunun 326/son maddesi uyarınca ceza miktarı bakımından kazanılmış haklarının saklı tutulmasına, 10.06.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.