YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2012/18923
KARAR NO : 2014/3810
KARAR TARİHİ : 03.03.2014
Tebliğname No : 11 – 2010/221433
MAHKEMESİ : İstanbul 6. Ağır Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 27/01/2010
NUMARASI : 2009/223 (E) ve 2010/13 (K)
SUÇ : Nitelikli dolandırıcılık
Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.
TCK’nın 158/1-e bendinde belirtilen, kamu kurum ve kuruluşlarının zararına olarak dolandırıcılık suçunun işlenmesi, nitelikli hal kabul edilmiştir. Hangi kurum ve kuruluşların, kamusal nitelik taşıdığı, o kurumun kadro bakımından bağlı olduğu durumu düzenleyen mevzuata göre belirlenir. Bu nitelikli halin oluşması için, eylemin kamu kurum ve kuruluşlarının mal varlığına zarar vermek amacıyla işlenmesi gerekir. Zarar vermek, kamu kurum ve kuruluşlarından hakkı olmayan bir parayı almak yada bir borcu geri vermemek şeklinde olabilir. Bu suçun zarar göreni kamu kurum ve kuruluşunun tüzel kişiliğidir. Kamu kurum ve kuruluşlarının zarar görmesi söz konusu değilse bu suç oluşmayacaktır. Dolandırıcılık suçunun kamu yararına çalışan hayır kurumlarının zararına işlenmesi madde kapsamında değildir.
Şikayetçi R.. B..’in, M.. G.. K.. Bandırma Devlet Hastanesi Sağlık Kuruluca 20.01.2006 tarihinde yapılan muayenesi neticesinde; opere sağ kalça kırığı tanısının konulmasından sonra “İsveç Kilitli Bel K.. U.. Yürüme Cihazı
ve Kilitli Eklemli Kısa Yürüme Otezi Kullanması Uygundur” görüş içerikli raporun düzenlendiği, sağlık kurulu raporunda belirtilen cihazın temini için şikayetçinin, İstanbul ilinde faaliyet gösteren H… Ortopedi ve Rehabilitasyon Merkezi Spor Tekstil İthalat İhracat Sanayi Limited Şirketinin yetkilisi olan sanık G.. M.. ile irtibat kurduğu, sanık G.. M..’nun söz konusu cihazın temin edeceğini söylemesi üzerine, şikayetçinin sanık G.. M..’nun bürosuna geldiği, şikayetçinin burada sağlık karnesi ile sağlık kurul raporunu sanık G.. M..’ya verdiği, sanık G.. M..’nun, diğer sanıklar M.. C.. ve İ.. R..’un yetkilisi oldukları M… Ortopedi San ve Tic Ltd Şirketi ile birlikte hareket ederek şikayetçinin muayenesi sonucunda düzenlenen sağlık kurulu raporunda belirtilen niteliklere uymayan farklı bir cihazı temin ederek şikayetçiye vermelerine rağmen, söz konusu sağlık kurulu raporunda belirtilen özelliklere uygun olan cihazı teslim ettiklerine dair, 02.02.2006 tarihli ve 20130 seri numaralı faturayı düzenledikleri, söz konusu faturanın Sosyal Güvenlik Kurumu Genel Müdürlüğüne ibraz edilmesi neticesinde şikayetçiye verilen cihazın 2.035.00 TL tutarındaki bedelinin kurum tarafından ödendiği, bu şekilde sanıkların fikir ve eylem birliği içerisinde hareket etmek suretiyle haksız menfaat temin ettiklerinin iddia edildiği olayda;
Oluşa, sanıkların savunmalarına, bilirkişinin anlatımlarına, şikayetçinin beyanlarına, tanık anlatımlarına ve tüm dosya kapsamına göre; Bandırma Devlet hastanesinin 20.01.2006 tarihli sağlık kurulu raporunda R.. B..’in sağ kalça kırığı nedeniyle İsveç kilitli bel kemerli kısa yürüme ortezi kullanılmasının uygun olduğunun bildirilmesi karşısında; söz konusu aleti teslim eden sanıklara ait firmadan bu alete ait olan ithal belgelerinin temin edilerek işin uzmanı olan tarafsız bilirkişi heyetine hastadaki aletin de incelettirilmesi suretiyle takılan parçaların ithal olup olmadığının belirlenerek sonucuna göre sanıkların hukuki durumlarının tayin ve takdirinin gerekeceği gözetilmeden eksik inceleme neticesinde yazılı şekilde hüküm kurulması,
Bozmayı gerektirmiş, katılan vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükümlerin bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 03.03.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.