Yargıtay Kararı 15. Ceza Dairesi 2012/18797 E. 2014/11515 K. 10.06.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2012/18797
KARAR NO : 2014/11515
KARAR TARİHİ : 10.06.2014

Tebliğname No : 11 – 2010/275412
MAHKEMESİ : İstanbul 53. Asliye Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 05/03/2010
NUMARASI : 2007/246 (E) ve 2010/74 (K)
SUÇ : Güveni kötüye kullanma, tehdit

Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Güveni kötüye kullanma suçunun oluşabilmesi için; failin bir malın zilyedi olması,malın iade edilmek veya belirli bir şekilde kullanmak üzere faile rızayla tevdi ve teslim edilmesi,failin kendisine verilen malı,veriliş gayesinin dışında,zilyedi olduğu malda malikmiş gibi satması, rehnetmesi tüketmesi,değiştirmesi veya bozması ve benzeri şekillerde tasarrufta bulunması ya da devir olgusunu inkar etmesi şeklinde, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir.
Tehdit, bir kimsenin başkasını, kendisinin veya yakınının hayatına, vücut veya cinsel dokunulmazlığına yönelik bir saldırı gerçekleştireceğini veya malvarlığı itibarıyla büyük bir zarara uğratacağını veya sair bir kötülük edeceğini bildirmesidir. Bu suçta fail, ağır ve haksız bir zarara uğratılacağını mağdura bildirmektedir. Gerçekleşmesi failin iradesine bağlı olan ve gelecekte vuku bulacak bir kötülüğün, gerçekleşecek gibi gösterilmesidir. Tehdit mağdurun karar verme ve serbest hareket etme özgürlüğünü kısıtlamalı iç huzurunu bozmalı ve onu endişeye düşürmelidir. Mağdura yapılan tehdidin, onun iç huzurunu bozmaya, onda korku ve endişe yaratmaya elverişli olması gerekir. Failin tehdit fiilini bilerek ve isteyerek işlemesi, verileceği söylenen zararın haksız olması yeterlidir. Fiilde korkutuculuk, ürkütücülük, ciddiyet yoksa tehdit kastının varlığından bahsedilemez. Mağdur haksız bir zarara uğrayacağı endişesine kapılmamışsa, korkutuculuk oluşmamıştır. Tehdit suçunun, bahsedilen yasal unsurlarının gerçekleşip gerçekleşmediği olaysal olarak değerlendirilmeli, fail ile mağdurun içinde bulundukları ortam, söylenen sözler, söylenme nedeni ve söylendiği koşullar nazara alınmalıdır.
Sanığın, katılana ait işyerinde çalışıp ayrıldıktan sonra çalıştığı dönemde katılandan aldığı bankaya hitaben yazılmış para ödeme talimatı ile bankadan para tahsil etmek isterken banka görevlileri tarafından yakalandığı ve işine son verilmesine neden olduğu iş arkadaşları mağdurları da tehdit ettiği iddia edilen olayda sanığın,müştekilere ‘Bu görüşmeleri tespit ettiniz ve benim ayağımı kaydırdınız,bunun hesabını sizden soracağım ,parmaklarınızı kıracağım,hepinize gününüzü göstereceğim’ diyerek tehdit ettiği ve sanığın eyleminin TCK’nın 106/1-1.cümle kapsamında kaldığı ve şikayete tabi olmadığı ve katılan B.. Ö..’in şikayetten vazgeçmediği gözetilmeden sanık hakkında güveni kötüye kullanma ve tehdit suçlarından şikayet yokluğu nedeniyle düşme kararı verilmesi,
Bozmayı gerektirmiş, katılan vekili ve Cumhuriyet savcısının temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün bu sebepten dolayı 5320 Sayılı Kanunun 8/1.maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321.maddesi uyarınca BOZULMASINA, 10/06/2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.