Yargıtay Kararı 15. Ceza Dairesi 2012/18771 E. 2014/11880 K. 12.06.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2012/18771
KARAR NO : 2014/11880
KARAR TARİHİ : 12.06.2014

Tebliğname No : 11 – 2010/221474
MAHKEMESİ : Antalya 2. Ağır Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 09/03/2010
NUMARASI : 2009/8 (E) ve 2010/72 (K)
SUÇ : Özel belgede sahtecilik, nitelikli dolandırıcılık

Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.
TCK’nın 158/1-d bendinde belirtilen, kamu kurum ve kuruluşlarının, kamu meslek kuruluşlarının, siyasî parti, vakıf veya dernek tüzel kişiliklerinin araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık suçunun işlenmesi, nitelikli hâl kabul edilmiştir. Söz konusu kurum ya da kuruluşların konumunun suçun işlenmesinde kolaylık sağlayacağı düşüncesi, bu kurum ve kuruluşların bu suçta araç olarak kullanılmasının, ağırlaştırıcı neden olmasını gerektirmiştir.
Bu nitelikli halin uygulanabilmesi için, bunların isminin kullanılması yeterli olmayıp maddi varlığının kullanılması gerekmektedir. Araç olarak kullanılma, bu kurum veya kuruluşlara ait yazı veya belgeleri amaç dışı olarak kullanmak şeklinde olabilir. Bu kurumlara ait kimlik belgesinin gösterilmesi, basılı evraklarının, kıyafetlerinin, taşıtlarının kullanılması mağdurda güven oluşumunu sağlayacaktır.
Katılanın sahibi olduğu turizm şirketi adına TURSAB’ta yapılacak işlemler için kullanması amacıyla temyiz dışı sanık
K.. Y..’a altını imzaladığı boş kağıdı verdiği, bir süre sonra geri istemesi üzerine K.. Y..’ın imzalı boş kağıdı şirketin müdürü olan sanık E.. K..’a teslim ettiği, sanığın imzalı kağıdın üst kısmını katılanın kendisine borçlu olduğu şeklinde doldurarak icra takibine konu ettiği somut olayda;
Sanığın 06.02.2010 tarihli duruşmada müdafiinin de kabul ettiği üzere, suça konu kağıdın üst kısmını avukatı L..G…’in doldurduğunu beyan etmesi, katılan vekili tarafından avukat L.. G.. hakkında suç duyurusunda bulunulduğuna ilişkin dilekçe örneğinin dosyasına alınması karşısında avukat L..G.. hakkındaki soruşturma dosyasının akıbeti araştırılıp sonucuna göre sanığın hukuki durumunun tayin ve tespiti gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması,
Bozmayı gerektirmiş, sanık müdafinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 12.06.2014 tarihinde oybirliği ile karar verildi.