Yargıtay Kararı 15. Ceza Dairesi 2012/18642 E. 2014/11161 K. 04.06.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2012/18642
KARAR NO : 2014/11161
KARAR TARİHİ : 04.06.2014

Tebliğname No : 11 – 2010/217807
MAHKEMESİ : Ankara 9. Ağır Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 06/07/2010
NUMARASI : 2009/64 (E) ve 2010/215 (K)
SUÇ : Nitelikli dolandırıcılık

Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için;
Failin bir kimseyi,kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp,onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı,sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.
Bilişim sistemlerinin, banka veya kredi kurumlarının araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık suçu, TCK’nın 158/1-f maddesinde düzenlenmiştir. Maddenin gerekçesinde de; “Dolandırıcılık suçunun, bilişim sistemlerinin,banka veya kredi kurumlarının araç olarak kullanılması suretiyle işlenmesi de,birinci fıkranın (f) bendinde bu suçun bir nitelikli unsuru olarak kabul edilmiştir. Bilişim sistemlerinin,banka veya kredi kurumlarının,özellikle bu kurum ve kuruluşları temsil edenlerin,kurum ve kuruluşları adına hareket eden kişilerin, başkalarını kolaylıkla aldatabilmeleri bir güven kurumu olan bu kuruma güvenin sarsılması bu kurumların araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık suçunu, nitelikli hâl saymıştır.
Bilişim sisteminin aldatılmasından söz edilemeyeceği için, ancak bu sistemin araç olarak kullanılarak bir insanın aldatılması yani dolandırılması halinde bu bendin uygulanması mümkündür. Aksi halde yani sisteme girilerek bir kişi aldatılmayıp sistemden yararlanılarak çıkar sağlanmışsa bilişim suçu veya bilişim sistemi kullanılmak suretiyle hırsızlık suçunun oluşması söz konusu olacaktır.
Bilişim sisteminden maksat, verileri toplayıp, yerleştirdikten sonra bunları otomatik işlemlere tâbi tutma olanağını veren manyetik sistemlerdir. Günümüzde bilişim sistemleri ile sesli-görüntülü haberleşme, elektronik imzanın kabulü,yeni ticari ilişkiler,internet bankacılığı hizmeti ile para transferleri ve bunlar gibi pek çok yenilik toplumsal hayata girmiş, bilişim gerek iş gerekse günlük hayatta vazgeçilemeyecek kadar önemli bir noktaya ulaşmış, bilişim teknolojileri daha hızlı ve ucuz bir nitelik arz etmesi nedeniyle,klasik yöntemlere nazaran daha fazla tercih edilir duruma gelmiştir. Bu sistemlerin güvenle kullanılması, aynı anda hızlı ve kolayca birçok kişi tarafından ulaşılması ve diğer taraftaki failin kontrol imkanını azaltması nedeniyle nitelikli hal sayılmıştır.
Banka ya da kredi kurumlarının araç olarak kullanıldığından söz edilebilmesi için,dolandırıcılık fiili gerçekleştirilirken bankaların olağan faaliyetlerinden ya da bu faaliyeti yürüten sujelerden hileli araçlar kullanılarak yararlanılması veya banka ve kredi kurumlarının olağan faaliyetleri nedeniyle üretmiş oldukları maddi varlıkların suçta araç olarak kullanılarak haksız çıkarın elde edilmesi gerekir. Bankaların,ödeme aracı olarak kullanılması halinde bu fıkra uygulanamayacaktır.
Katılanın bir internet sitesinde .. plakalı Brodway marka 1996 model aracın satış ilanını gördüğü, irtibat telefonunu aradığında karşısına çıkan ve kendisini Y..B..olarak tanıtan şahıs ile pazarlık yapıp 6.000 TL’ye anlaştıkları, ayrıca 500 TL kapora istenmesi üzerine verilen posta çek hesap numarasına bu parayı havale gönderdiği, aracın Konya Kulu ilçesinde olduğu söylendiğinden katılanın kayınbiraderini buruya gönderdiğinde aracın bu adreste olmadığını tespit ettiği, gönderilen paranın Demetevler PTT merkez müdürlüğünden bizzat hesap sahibi sanık S.. B..’ya ödendiği iddia edilen somut olayda; sanığın savunmasında; atılı suçlamayı kabul etmemesi, E.. O.. isimli şahıstan alacağı olduğu için bahsi geçen PTT hesabını bu şahsa verdiğini, onun da bu hesaba ara ara para yatırdığını belirtmesi karşısında, gerçeğin kuşkuya yer vermeyecek şekilde tespiti bakımından E.. O.. isimli şahsın, ayrıca katılanın aracı alması için Kulu’ya gönderdiği kayınbiraderi M.. T.. isimli şahsın tanık sıfatıyla bilgi ve görgülerine başvurulmadan, burada belirtilen ve katılanın açıkladığı ve irtibata geçtiği telefon numarasının kime ait olduğu hususu sorulmadan katılanın gördüğü internet ilan sayfasının bir suretinin dosyaya konulup incelenip ilanın aldatıcılık özelliğinin bulunup bulunmadığı değerlendirilerek, ilan özellikleri verilmeden aldatıcı tanımlara yer verilmeden yapılmış ise eylemin TCK’nın 157/1. maddesine uyacağı, aldatıcı özelliği bulunması halinde aynı Kanun’un 158/1-f maddesine uyacağı değerlendirilip sonucuna göre sanığın hukuki durumunun tayin ve takdiri yerine eksik incelemeyle yazılı şekilde karar verilmesi,
Bozmayı gerektirmiş, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükümlerin bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 04.06.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.