YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2012/18640
KARAR NO : 2014/11164
KARAR TARİHİ : 04.06.2014
Tebliğname No : 11 – 2010/211928
MAHKEMESİ : Antalya 2. Ağır Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 29/01/2010
NUMARASI : 2009/35 (E) ve 2010/23 (K)
SUÇ : Nitelikli dolandırıcılık, resmi belgede sahtecilik
Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için;
Failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp,onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı,sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.
Bilişim sistemlerinin, banka veya kredi kurumlarının araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık suçu, TCK’nın 158/1-f maddesinde düzenlenmiştir. Maddenin gerekçesinde de; “Dolandırıcılık suçunun, bilişim sistemlerinin, banka veya kredi kurumlarının araç olarak kullanılması suretiyle işlenmesi de, birinci fıkranın (f) bendinde bu suçun bir nitelikli unsuru olarak kabul edilmiştir. Bilişim sistemlerinin,banka veya kredi kurumlarının, özellikle bu kurum ve kuruluşları temsil edenlerin, kurum ve kuruluşları adına hareket eden kişilerin, başkalarını kolaylıkla aldatabilmeleri bir güven kurumu olan bu kuruma güvenin sarsılması bu kurumların araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık suçunu, nitelikli hâl saymıştır.
Bilişim sisteminin aldatılmasından söz edilemeyeceği için, ancak bu sistemin araç olarak kullanılarak bir insanın aldatılması yani dolandırılması halinde bu bendin uygulanması mümkündür. Aksi halde yani sisteme girilerek bir kişi aldatılmayıp sistemden yararlanılarak çıkar sağlanmışsa bilişim suçu veya bilişim sistemi kullanılmak suretiyle hırsızlık suçunun oluşması söz konusu olacaktır.
Bilişim sisteminden maksat, verileri toplayıp, yerleştirdikten sonra bunları otomatik işlemlere tâbi tutma olanağını veren manyetik sistemlerdir. Günümüzde bilişim sistemleri ile sesli-görüntülü haberleşme, elektronik imzanın kabulü, yeni ticari ilişkiler, internet bankacılığı hizmeti ile para transferleri ve bunlar gibi pek çok yenilik toplumsal hayata girmiş, bilişim gerek iş gerekse günlük hayatta vazgeçilemeyecek kadar önemli bir noktaya ulaşmış, bilişim teknolojileri daha hızlı ve ucuz bir nitelik arz etmesi nedeniyle,klasik yöntemlere nazaran daha fazla tercih edilir duruma gelmiştir. Bu sistemlerin güvenle kullanılması, aynı anda hızlı ve kolayca birçok kişi tarafından ulaşılması ve diğer taraftaki failin kontrol imkanını azaltması nedeniyle nitelikli hal sayılmıştır.
Banka ya da kredi kurumlarının araç olarak kullanıldığından söz edilebilmesi için, dolandırıcılık fiili gerçekleştirilirken bankaların olağan faaliyetlerinden ya da bu faaliyeti yürüten sujelerden hileli araçlar kullanılarak yararlanılması veya banka ve kredi kurumlarının olağan faaliyetleri nedeniyle üretmiş oldukları maddi varlıkların suçta araç olarak kullanılarak haksız çıkarın elde edilmesi gerekir. Bankaların,ödeme aracı olarak kullanılması halinde bu fıkra uygulanamayacaktır.
Sanık M.. K..’ın, borcuna karşılık olarak katılan S.. E..’na H.. Rent A Car Turizm ve Ticaret Limited Şirketinin kaşesini kullanıp ciro ederek verdiği, sanığın çek karşılığını ödememesi üzerine katılan S.. E..’nın, suça konu 2.500 TL bedelli çeki H.. Rent A Car Turizm ve Ticaret Limited Şirketi aleyhine Antalya 2. İcra Müdürlüğü’nün 2005/11454 Esası üzerinden takibe koyduğu, mağdur E.. Ü..’in yetkilisi olduğu İ.. H.R.. A C. Turizm ve Ticaret Limited Şirketinin imzaya ve borca itirazı üzerine çekin arka yüzünde basılı bulunan kaşe üzerindeki ciranta imzasının mağdur E.. Ü..’e ait olmadığının saptandığı, sanığın bu şekilde nitelikli dolandırıcılık ve resmi belgede sahtecilik suçunu işlediği iddia edilen somut olayda; sanığın suça konu çeki İ.. K..den aldığını, çek altında imzası bulunan E.. Ç..in ise bu şahsın ortağı olduğunu, çek arkasında ilk ciranta olduğunu ve kendi ad ve soyadını kullanarak ciro ettiğini, imzanın da kendisine ait olduğunu, ancak işlettiği diskonun eski işleticisi olan mağdur E.. Ü..’e ait kaşenin çelik kaslarında kaldığını ve bu kaşeyi sehven kullandığını, belirtmesi karşısında; suça konu çekin ne şekilde sahte olduğunun tespiti bakımından çekte keşideci görünen K.. Bilişim Sistemleri İlet. Telekom isimli firmanın
Ticaret Sicil Gazetesinden de sorularak keşide ve suç tarihi itibariyle yetkililerinin kimler olduğunun araştırılıp tanık olarak dinlenilmeleri, sanığın çeki aldığını belittiği İ..K.. ve E.. Ç. isimli kişilerin açık adres ve kimlik bilgileri tespit edilerek tanık sıfatıyla bilgi ve görgülerine başvurulması hususları gözetilemeden eksik incelemeyle sanığın hukuki durumunun takdir edilerek yazılı şekilde karar verilmesi,
Kabule göre de;
Dolandırıcılık suçundan kurulan hükümde Adli para cezası tayininde, yazılı şekilde, gün para cezası yerine; çektirilecek hapis cezası süresinin belirlenmesi sırasında; infazda tereddüt oluşturacak şekilde doğrudan haksız elde olunan yararın iki katı esas alınmak suretiyle uygulama yapılması ,
Bozmayı gerektirmiş, sanık ve müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 04.06.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.