Yargıtay Kararı 15. Ceza Dairesi 2012/18278 E. 2014/11475 K. 09.06.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2012/18278
KARAR NO : 2014/11475
KARAR TARİHİ : 09.06.2014

Tebliğname No : 11 – 2010/296098
MAHKEMESİ : Ankara 24. Asliye Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 06/10/2010
NUMARASI : 2009/1627 (E) ve 2010/996 (K)
SUÇ : Dolandırıcılık

Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir.
Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır.
Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.
Sanığın aynı yerde çalışan katılana daha önce Sağlık Bakanlığı’nda çalıştığını ancak işten uzaklaştırma aldığını, Bakanlıkta adamlarının olduğunu, işe yerleştirmede yardımcı olabileceğini söyleyerek katılandan 5000 TL para ve işe başvuru için istediği evrakları aldığı, sonrasında katılanın sanığa ulaşamadığı olayda,
Katılanın kargoda çalışan 10 kişinin daha bu şekilde dolandırdığını ve arkadaşlarının da savcılığa şikâyette bulunduklarını beyan ettiği, tanık M.. Y..’ın beyanında katılan sanık ve diğer tanıkla aynı işyerinde çalıştığını, katılana söylediği yalanları kendisine de
söylediğini ve sanığa para verdiğini ifade etmesi, tanık O.. A..’ün sanığa işe koyma vaadi nedeniyle hep birlikte ödeme yaptıklarını beyan etmesi karşısında, sanık hakkında tanıklar tarafından yapılan suç duyurularının akıbeti araştırılıp dava açılmış ise birleştirme kararı verilmesi, karara bağlanmış ise onaylı bir örneğinin getirtilmesi ve katılan ile tanıkların yeniden beyanlarının alınarak sanığın üzerine atılı suçun TCK’nın 43/2. Maddesi uyarınca birden fazla kişiye karşı tek bir eylemle gerçekleşip gerçekleşmediği açıklığa kavuşturularak sonucuna göre sanığın hukuki durumunun takdir ve tayini gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması,
Kabule göre de;
Sanık hakkında temel ceza tayini sırasında hürriyeti bağlayıcı cezanın alt sınırdan belirlendiği halde adli para cezasının alt sınırdan uzaklaşılarak tespit edilmesi,
Bozmayı gerektirmiş, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 09/06/2014 tarihinde oybirliği ile karar verildi.