Yargıtay Kararı 15. Ceza Dairesi 2012/18168 E. 2014/3965 K. 04.03.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2012/18168
KARAR NO : 2014/3965
KARAR TARİHİ : 04.03.2014

Tebliğname No : 11 – 2010/208306
MAHKEMESİ : İstanbul 28. Asliye Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 08/12/2009
NUMARASI : 2009/350 (E) ve 2009/1286 (K)
SUÇ : Hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma

Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Güveni kötüye kullanma suçunun oluşabilmesi için; failin bir malın zilyedi olması, malın iade edilmek veya belirli bir şekilde kullanmak üzere faile rızayla tevdi ve teslim edilmesi, failin kendisine verilen malı, veriliş gayesinin dışında, zilyedi olduğu malda malikmiş gibi satması, rehnetmesi tüketmesi, değiştirmesi veya bozması ve benzeri şekillerde tasarrufta bulunması ya da devir olgusunu inkar etmesi şeklinde, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir.
Suçun, meslek ve sanat, ticaret veya hizmet ilişkisinin ya da hangi nedenden doğmuş olursa olsun, başkasının mallarını idare etmek yetkisinin gereği olarak tevdi ve teslim edilmiş eşya hakkında işlenmesi hâlinde, nitelikli hali oluşmaktadır.
Sanıkların H.. Tekstil Sanayi ve Ticaret Ltd Şti’nin temsile ve idareye yetkili ortakları olduğu ve katılan firma ile imzaladıkları finansal kiralama sözleşmesine dayalı olarak muhtelif tekstil makineleri ile motorlu taşıtları kiralayıp işyerlerinde kullanmaya başladıkları, ödemeleri aksatmaları nedeniyle katılan şirketin teminat verilmediği taktirde sözleşmenin feshedilmiş sayılacağı ve malların teslim edilmesi gerektiği yönünde ihtarname gönderilmesine rağmen, teminatın yatırılmadığı gibi kiralanan malların iade edilmediği iddia iddiasıyla yapılan yargılama sonucunda;
Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 14/10/2008 gün ve 49/219 sayılı kararında da açıklandığı üzere; ceza yargılamasının amacı, somut gerçeğin ortaya çıkarılması olup bunun için başvurulan kanıtlama araçlarından biri de belgelerdir. Yargılama makamları suç isnadı nedeniyle oluşan uyuşmazlığı çözümlerken ele geçirilen ve kendiliklerinden getirtilen yada iddia ve savunma doğrultusunda sunulan belgelerin güvenirliğini de denetlemek durumundadırlar. Güvenilirliğin denetlenebilmesi için, belgenin aslının veya bunun olanaklı olmaması halinde de aslına uygunluğu yetkili makam veya kişilerce onanmış örnek ya da kopyalarının dosyaya konulması gerekir.
Bu açıklamalar ışığında; hükme esas alınan katılan ile sanıklar arasındaki finansal kiralama sözleşmeleri, noter ihtarnameleri, katılan şirket ile sanıklara ait şirketler arasındaki hukuk mahkemeleri ve icra müdürlüklerindeki dosyaların onaysız fotokopilerinin katılan vekili ve sanıklar müdafii tarafından dosyaya ibraz edildiğinin anlaşılması karşısında; katılan şirketçe finansal kiralama sözleşmesinin feshine ve sözleşmeye konu malların teslimine ilişkin ihtarnamenin usulünce tebliğ edilip edilmediği, sanıklar tarafından bu malların iade edilip edilmediği, edilmemiş ise edilmemesinin haklı bir nedene dayanıp dayanmadığı, malların halen sanıklara ait işyerinde tam ve eksiksiz olarak muhafaza edilip edilmediği, iflasın ertelenmesi kararının katılana ait malları kapsayıp kapsamadığı yukarda belirtildiği şekilde tüm belgelerin getirtilerek sonucuna göre sanıkların hukuki durumlarının tayin ve taktiri gerekirken yazılı şekilde eksik incelemeyle hüküm kurulması,
Bozmayı gerektirmiş, katılan vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 11.02.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.