Yargıtay Kararı 15. Ceza Dairesi 2012/17819 E. 2013/18774 K. 28.11.2013 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2012/17819
KARAR NO : 2013/18774
KARAR TARİHİ : 28.11.2013

MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Dolandırıcılık
HÜKÜM : Mahkûmiyet

Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir.
Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır.
Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.
Sanığın müşteki …’in dükkanına gidip arkadaşlık kurduğu, emniyet müdürlüğü bünyesinde vasıfsız işçi alınacağını söyleyip kendisinin aracılık yapabileceğini, işe alınma hususunda yardımcı olabileceğini söyleyip hileli davranışlarda bulunduğu, müşteki …’in sanığın bu hileli davranışlarından etkilendiği, durumu kendi çocuklarına anlattığı, onların da diğer müştekilere ilettiği, bu şekilde sanığın … bulmaya aracılık edeceğine yönelik hileli davranışlarının diğer müştekileri de etkilediği somut olayda; müştekiler …, …, …, …, …, … ve …’ın doğrudan sanıkla görüşmeyip yine müşteki olan İsmail ve … aracılığıyla … bulmak amacıyla sanığa para verdikleri ve bu şekilde dolandırıldıkları, sanığın eyleminin kendisiyle iletişime geçen iki kişi olduğundan iki ayrı dolandırıcılık
suçunu işlediği, ancak iki olayda da birden fazla müşteki dolandırıldığından zincirleme suç hükümlerinin uygulanması gerektiğine yönelik uygulamada bir isabetsizlik görülmemiştir.
Bozma üzerine yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanık müdafiilerinin diğer temyiz itirazlarının reddine,ancak;
Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 2007/10-108 E., 2007/152 K. sayılı ilamında da belirtildiği gibi yasa koyucunun ayrıca adli para cezası öngördüğü suçlarda, hapis cezasının alt sınırdan tayini halinde mutlak surette adli para cezasının da alt sınırdan tayini gerektiği yönünde bir zorunluluk bulunmamasına rağmen, yeterli ve yasal gerekçe gösterilmeksizin adli para cezasının alt sınırın üzerinde 30 tam gün olarak tayin edilmesi;
Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden hükmün 5320 sayılı Yasanın 8/1.maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 Sayılı CMUK’nun 321.maddesi gereğince BOZULMASINA, ancak yeniden duruşma yapılmasını gerektirmeyen bu hususun aynı kanunun 322.maddesi uyarınca düzeltilmesi mümkün bulunduğundan, hüküm fıkrasından adli para cezasına ilişkin sırasıyla “30 gün”, “37 gün”, “18 gün” ve “360,00 TL” adli para cezası terimlerinin tamamen çıkartılarak yerine, sırasıyla “5 gün”, “6 gün”, “3 gün” ve “60,00 TL” ibaresi eklenmek suretiyle sair yönleri usul ve yasaya uygun olan hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 28.11.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.