YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2012/17750
KARAR NO : 2014/11672
KARAR TARİHİ : 11.06.2014
Tebliğname No : 11 – 2010/184370
MAHKEMESİ : Kahta Asliye Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 16/06/2009
NUMARASI : 2007/112 (E) ve 2009/225 (K)
SUÇ : Dolandırıcılık
Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Gerekçeli karar başlığında “Suç eşyasının satın alınması veya kabul edilmesi ” olarak yanlış gösterilen suç adının “Dolandırıcılık” olarak mahallince düzeltilmesi mümkün görülmüştür.
Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir.
Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır.
Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, mağdurun durumu, fiille olan ilişkisi, kullanılan hilenin şekli, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.
Sanık Mustafa’nın Kahta ilçe merkezinde traktörü ile birlikte iş bekleyen katılanın yanına giderek kendisinin Türk Petrolde çalıştığını ve traktörü ile şirkette çalışmak isteyip istemediğini sorduğu, katılanın 2000 TL karşılığında traktörü ile çalışacağını söyleyince sanığın cep telefonu ile bir yerleri arayarak “müdürüm 2500 TL karşılığında traktörü ile bizimle çalışmak isteyen birisi var ancak ben kendisini ikna ettim, aylık 2000 TL karşılığında bizimle çalışmayı kabul etti” şeklinde görüşme ile katılanda güven tesis ettiği, ayrıca teminat makbuzu yatıracağını ve bunun için 2.800 TL para vermesi gerektiğini söylediği, bunun üzerine katılanın sanığa 1500 Dolar ve 700 TL para verdiği ve işe başlamak için gerekli evrakları hazırlamak üzere sanığın yanından ayrıldığı tekrar döndüğünde sanığı bulamadığı iddia edilen somut olayda; gerçeğin hiçbir kuşkuya yer vermeyecek biçimde ortaya çıkarılabilmesi bakımından, sanığın kullandığı anlaşılan telefon hattının olay gününe ait görüşme kayıtları baz istasyonlarını da gösterecek şekilde TİB’ten istenilip görüşmelerin nerelerden yapıldığı, sanığın olay günü ve saatlerinde Kahta İlçesinde veya yakınlarında bulunup bulunmadığı belirlendikten, ayrıca sanık ile katılanın yüzleştirilerek, canlı teşhis yapıldıktan sonra, sanığın hukuki durumunun takdir ve tayini gerekirken, yazılı şekilde mahkumiyet kararı verilmesi,
Kabule göre de;
Sanık hakkında hükmedilen adli para cezasının taksitle ödenmesine karar verilirken uygulama maddesinin 5237 sayılı TCK’nın 52/4. maddesi yerine aynı Kanun’un 52/2. maddesinin gösterilmesi, suretiyle 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 232/6. maddesine aykırı davranılması,
Tekerrüre esas mahkumiyeti bulunan sanık hakkında 5237 sayılı TCK’nın 58. maddesinin uygulanmaması,
Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden hükümlerin 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 11.06.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.