Yargıtay Kararı 15. Ceza Dairesi 2012/17740 E. 2014/3401 K. 25.02.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2012/17740
KARAR NO : 2014/3401
KARAR TARİHİ : 25.02.2014

Tebliğname No : 11 – 2010/183163
MAHKEMESİ : Bursa 2. Ağır Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 03/11/2009
NUMARASI : 2009/135 (E) ve 2009/327 (K)
SUÇ : Dolandırıcılık

Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir.
Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır.
Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.
TCK’nın 158/1-d bendinde belirtilen, kamu kurum ve kuruluşlarının, kamu meslek kuruluşlarının, siyasî parti, vakıf veya dernek tüzel kişiliklerinin araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık suçunun işlenmesi, nitelikli hâl kabul edilmiştir. Söz konusu kurum yada kuruluşların konumunun suçun işlenmesinde kolaylık sağlayacağı düşüncesi, bu kurum ve kuruluşların bu suçta araç olarak kullanılmasının, ağırlaştırıcı neden olmasını gerektirmiştir.
Bu nitelikli halin uygulanabilmesi için, bunların isminin kullanılması yeterli olmayıp maddi varlığının kullanılması gerekmektedir. Araç olarak kullanılma, bu kurum veya kuruluşlara ait yazı veya belgeleri amaç dışı olarak kullanmak şeklinde olabilir. Bu kurumlara ait kimlik belgesinin gösterilmesi, basılı evraklarının, kıyafetlerinin, taşıtlarının kullanılması mağdurda güven oluşumunu sağlayacaktır.
Somut olayda; sanığın, katılanlara TOKİ Başkanını tanıdığını söyleyerek kendilerine çekilişsiz istedikleri yerden daire çıkartabileceğini söyleyerek masraf adı altında 200’er TL para talep ettiği, katılanların da parayı vermesine rağmen evle ilgili bir işlem yapmadığı iddia edilen olayda sanığın, TOKİ’de tanıdıkları olduğunu onlara ev aldırabileceğini söyleyerek katılanlardan menfaat temin ettiği ancak katılanlara ev aldıramadığı ve aldığı paraları iade etmediği bu nedenlerle sanığın katılanları kandırarak menfaat temin ettiği eyleminin basit yalan kapsamında kalmadığı ve katılan A.. Y..’e parasını iade etmesinin de bu katılana karşı 5237 sayılı TCK’nın 168. maddesi kapsamında değerlendirilebileceği gözetilmeden mahkumiyeti yerine yazılı şekilde beraatine karar verilmesi,
Bozmayı gerektirmiş, Cumhuriyet savcısının temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 25.02.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.