Yargıtay Kararı 15. Ceza Dairesi 2012/1725 E. 2013/20694 K. 23.12.2013 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2012/1725
KARAR NO : 2013/20694
KARAR TARİHİ : 23.12.2013

MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
SUÇ : Dolandırıcılık
HÜKÜM : Mahkumiyet

Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için;
Failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp,onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir.Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.
TCK’nın, 158. maddenin İkinci fıkrasında yer alan, bu düzenlemeyle failin, kamu görevlileriyle ilişkisi olduğunu, onlar nezdinde hatırı sayıldığını ileri sürerek ve belli bir işin gördürüleceği vaadiyle aldatarak, başkasından menfaat temin etmesi nitelikli dolandırıcılık kabul edilmektedir. Suçun maddî unsuru, kamu görevlileri yanında hatıra sayıldığının, onlarla ilişkisi bulunduğunu iddia ederek, yapılacak aracılık karşılığında kamu görevlisine verilmek üzere, para veya başkaca menfaat almak, kabul etmektir.
Kamu görevlisi, TCK. md.6’da tanımlanmış ve açıklanmıştır. Bu suçun meydana gelmesi için, suç konusunun resmî nitelikte bir … olması ve failin kamu görevlileriyle ilişkisi olduğundan bahsederek dolandırıcılık eylemini gerçekleştirmesi gerekir. Faildeki ahlaki kötülüğün, yalnız başkalarını dolandırmakla kalmayıp, aynı zamanda kamu görevlilerini şüphe altına sokmasındaki vahameti, suçu nitelikli hâle getirmiştir.

Bu iddia yapıldığında, o kamu görevlisinin gerçekten var olup olmadığı ya da o işi yapmaya yetkili bulunup bulunmadığının bir önemi yoktur. Ancak nüfuzdan faydalanacağı söylenen kişinin kamu görevlisi olması gerekir. Kamu görevlisi sayılmayan bir kişiyle ilişkisinden dolayı bir yarar sağlanması halinde bu nitelikli hal uygulanmayacaktır. Kamu görevlisinin taraflarca tanınan ve bilinen bir görevli olması aranmaz. Asıl olan tarafların anladıkları ve anlattıkları memurun makam olarak belirlenebilen bir görevli olmasıdır. Failin mağdurdan sağladığı çıkarı…. Başsavcısına, …kaymakamına, vereceğim şeklindeki beyanında Başsavcının, Kaymakamın kişi, makam ve görev olarak yeterince belirliliği bulunmaktadır. Failin, belirli bir memur yanında hatırı sayıldığından bahsedilmeksizin, bakanlardan, milletvekillerinden, hakimlerden, tanıdıkları olduğu ve işi halledeceğini söyleyerek çıkar sağlanması halinde basit dolandırıcılık söz konusu olacak ve TCK’nın 158/2. maddesi uygulanamayacaktır. Keza, failin, belli bir memur yanında hatırı sayıldığından söz etmeksizin kendisini Kamu kurumunda görevli (müfettiş, genel müdür vb.) olarak tanıtıp müştekinin tayinini yaptırabileceğini söylemesi halinde eylemi, basit dolandırıcılık suçunu oluşturacaktır.
Kamu görevlisine gerçekten ve onun bilgisi içinde çıkar sağlanmış ise eylem rüşvet suçunu oluşturacaktır.
Sanığın, … arayan katılan …’a Ankara’da devlet personel başkanlığında tanıdıkları olduğunu ve kendisini işe aldırabileceğini ve bunun içinde 5.000 TL para istediğini, müştekinin başlangıçta 2000 TL parayı sanığa verdiği, sanığında buna karşılık katılanda güven uyandırmak için 2000 TL bedelli kambiyo senedi vasfı taşımayan senedi müdahile verdiği, bilahare müdahilin Ankara Devlet Personel Dairesinde ambar memuru olarak atamasının yapıldığına ilişkin yazı örneği vererek katılanda işe alındığına dair güven uyandırması üzerine katılanın kalan parayı da ödeyip sanığa toplam 5000 TL verdiği,
Sanığın eski öğretmeni olan tanık … ve tanıkla aynı işyerinde çalışan öğretmen katılan …’a … takibi yaptığını söyleyerek belli bir süre yanlarına gidip güvenlerini kazandığı, tanıdıkları varsa işe aldırabileceğini birçok kişiye … bulduğunu, hatta Samandağ Kaymakamlığında bir kişiyi işe başlattığını ve ulaştırma bakanının imzasını taşıyan başka bir şahsa ait göreve başlama, atama yazısını göstererek güven uyandırdığı, katılan …’ın iki kardeşinin birini Mersin limanına, diğerini de İskenderun Devlet Demir Yollarında işe koymak için katılandan fotoğraf, nüfus cüzdan sureti, diploma sureti gibi belgeler istediğini, belgelerin sanığa verildiği, bir hafta sonra sanığın katılan …’ı telefon ile arayarak kardeşleri için ulaştırma bakanlığında kadro tahsisi yapıldığı, işlemler ve kendi masrafları için paraya ihtiyacı olduğunu söyleyerek … için 6.000, Ergün Günaydın için 6.500 TL para istediği ve katılan …’ın 3.500 TL’yi Ankara Kızılay PTT şubesine sanık adına, 3.500
TL ise Malatya Ziraat Bankası aracılığı ile sanığın vermiş olduğu…hesabına yatırıldığı, sanığın tanık …’ın baldızı olan katılan …’i de Özel idarede işe aldırabileceğini söyleyerek 3.000 TL para ve … için belgeler istediği, katılan …’in bu belgeler ile 1.500 TL gibi parayı verdiği,
Sanığın katılan …’nun kızı Ayşe …’ı işe aldırmak amacıyla görüştüğü ve 6.000 TL vermesi karşılığında kızını işe yerleştirmeyi vaat ettiği, katılanın 1.500 TL parayı verdiği, güven vermek için sanığın ödeme yeri bulunmayan alacaklısı katılan … borçlusu sanık olan kambiyo senedi vasfı taşımayan 1500 TL senedi katılana verdiği, daha sonra tekrar sanık ile buluştuğu ve sanığın devlet atama personel başkanlığı tarafından başbakan imzalı kararname yazılı iki adet belge (sahte atama yazısı) verince sanığa 2.000 TL daha para verdiği ve sanığın da keşide yeri bulunmayan 2.000 TL bedelli ikinci bir senedi doldurup katılana verdiği, kalan parayı da katılanın kızı işe başladığı zaman vereceği hususunda anlaştıkları, olaylarda;
1- Sanığın katılanlar … (Tosun) ve … ile şikâyetçi …’a karşı basit dolandırıcılık suçundan kurulan hükme yönelik incelemede;
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanığın yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddine, ancak,
Sanık hakkında temel ceza tayini sırasında hürriyeti bağlayıcı cezanın alt sınırdan belirlendiği halde adli para cezasının alt sınırdan uzaklaşılarak tespit edilmesi,
Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, ancak yeniden duruşma yapılmasını gerektirmeyen bu hususun aynı kanunun 322. maddesi uyarınca düzeltilmesi mümkün bulunduğundan, hüküm fıkrasından adli para cezasına ilişkin sırasıyla “120 gün”, “100 gün” ve ” 2000 TL” adli para cezası terimlerinin tamamen çıkartılarak yerine, sırasıyla “5 gün”, “4 gün” ve ” 80 TL” adli para cezası ibaresinin eklenmesi suretiyle sair yönleri usul ve yasaya uygun bulunan hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
2-Sanığın katılan …’a karşı basit dolandırıcılık suçundan kurulan hükme yönelik incelemede;
Katılanın sanığın kendisini ve ailesini de kullanarak başkalarını da işe alma vaadiyle dolandırdığını kendisi hakkında da dava açıldığını beyan ettiği, tanıklar Ahmet Kalabaz, Murat Kalabaz, Ümit Yaşlak’ın katılan …’in sanıkla birlikte kendilerini dolandırdıkları yönündeki beyanları, Hatay 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 2008/34 Esas 2010/61 K. sayılı dosyasında sanık ve katılanın iştirak halinde dolandırıcılık suçlarından yargılandıkları ve mahkumiyetlerine karar verildiği, Dairemizin 10/12/2013 tarih 2012/21576 E. 2013/19551 sayılı ilamı ile verilen

mahkumiyet hükümlerinin onandığının UYAP kaydından anlaşılması karşısında; gerçeğin kuşkuya yer vermeyecek şekilde tespiti için anılan dosyanın getirtilip incelenerek sanığın katılan …’e yönelik eylemi açısından hukuki durumunun takdir ve tayini gerektiği gözetilmeksizin eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması,
Kabule göre de;
Sanık hakkında temel ceza tayini sırasında hürriyeti bağlayıcı cezanın alt sınırdan belirlendiği halde adli para cezasının alt sınırdan uzaklaşılarak tespit edilmesi,
Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 23/12/2013 tarihinde oybirliği ile karar verildi.