Yargıtay Kararı 15. Ceza Dairesi 2012/17190 E. 2014/9826 K. 20.05.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2012/17190
KARAR NO : 2014/9826
KARAR TARİHİ : 20.05.2014

Tebliğname No : 11 – 2010/132719
MAHKEMESİ : Ankara 10. Asliye Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 16/03/2010
NUMARASI : 2009/783 (E) ve 2010/330 (K)
SUÇ : Hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma

Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Güveni kötüye kullanma suçunun oluşabilmesi için; failin bir malın zilyedi olması, malın iade edilmek veya belirli bir şekilde kullanmak üzere faile rızayla tevdi ve teslim edilmesi, failin kendisine verilen malı,veriliş gayesinin dışında, zilyedi olduğu malda malikmiş gibi satması, rehnetmesi tüketmesi, değiştirmesi veya bozması ve benzeri şekillerde tasarrufta bulunması ya da devir olgusunu inkar etmesi şeklinde, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir.
Katılana ait şirkette işçi olarak çalışan sanığın, katılan şirketin müşterisi olan A… Gıda şirketinden, katılan şirket adına sipariş sözleşmesine istinaden tahsil ettiği 3.000 TL’yi alarak ortadan kaybolduğu olayda, hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma suçunun oluştuğuna yönelik kabulde bir isabetsizlik görülmemiştir.
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanığın yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddine, ancak;
1-Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu’nun 07.06.1976 tarih ve 4/3 sayılı kararı ile bu karara uyum gösteren Ceza Genel Kurulunun yerleşmiş kararlarında belirtildiği üzere, “erteleme” cezanın doğrudan doğruya sanığın kişiliğine uydurulmasını öngören yargısal bir kişiselleştirme kurumudur.
Cezanın ertelenip ertelenmeyeceğine ilişkin takdir, mutlaka olayla uyumlu olmalı, yargıç soyut kanılara değil, sanığın kişiliğinde var olan somut nedenlere dayanmalı, sanığın olay öncesi ve sonrası davranışları göz önünde bulundurularak, gelecekteki yaşamı sezilmeli, suç işleme hususundaki eğilimi buna göre belirtilmelidir. Yasa metnini tekrar etmek gerekçe olmadığı gibi, uçun unsurlarını ya da cezayı ağırlaştıran nedenler de gerekçe olarak kabul edilemez.
Adli sicil kaydına göre sabıkasız olan sanığın, suçu işledikten sonra yargılama sürecinde pişmanlık gösterip göstermediği dikkate alınıp tekrar suç işleyip işlemeyeceği konusunda oluşan kanaat değerlendirilerek cezasının ertelenip ertelenmeyeceğine karar verilmesi gerekirken, yasal şartların oluşmadığından bahisle hakkında 5237 sayılı TCK’nın 51. maddesinin uygulanmasına yer olmadığına karar verilmesi,
2-5237 sayılı TCK’nın 61/8. maddesi hükmü karşısında, adli para cezası hesaplanırken, bu madde hükmüne göre cezanın belirlenmesi ve bireyselleştirilmesine yönelik artırma ve indirimlerin gün üzerinden yapılması ve sonuç gün ile kişinin bir gün karşılığı ödeyebileceği miktarın çarpılması sonucu cezanın belirlenmesi gerektiği halde gün olarak belirlenen adli para cezasının hemen paraya çevrilerek, TCK’nın 62. maddesi uyarınca yapılan indirimin bu miktar üzerinden yapılması suretiyle fazla ceza tayini,
Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, sair yönleri incelenmeyen hükmün bu nedenle, 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 20.05.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.