Yargıtay Kararı 15. Ceza Dairesi 2012/17167 E. 2014/10145 K. 22.05.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2012/17167
KARAR NO : 2014/10145
KARAR TARİHİ : 22.05.2014

Tebliğname No : 11 – 2010/94986
MAHKEMESİ : Bakırköy 5. Ağır Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 09/11/2009
NUMARASI : 2009/59 (E) ve 2009/344 (K)
SUÇ : Dolandırıcılık, resmi belgede sahtecilik

Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için;
Failin bir kimseyi kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.
TCK’nın 158/1-d bendinde belirtilen, kamu kurum ve kuruluşlarının, kamu meslek kuruluşlarının, siyasî parti, vakıf veya dernek tüzel kişiliklerinin araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık suçunun işlenmesi, nitelikli hâl kabul edilmiştir. Söz konusu kurum yada kuruluşların konumunun suçun işlenmesinde kolaylık sağlayacağı düşüncesi,bu kurum ve kuruluşların bu suçta araç olarak kulanılmasının, ağırlaştırıcı neden olmasını gerektirmiştir.
Bu nitelikli halin uygulanabilmesi için, bunların isminin kullanılması yeterli olmayıp maddi varlığının kullanılması gerekmektedir. Araç olarak kullanılma, bu kurum veya kuruluşlara ait yazı veya belgeleri amaç dışı olarak kullanmak şeklinde olabilir. Bu kurumlara ait kimlik belgesinin gösterilmesi, basılı evraklarının, kıyafetlerinin, taşıtlarının kullanılması mağdurda güven oluşumunu sağlayacaktır.
Sanığın, katılan şirket kaşesini üzerine şirket yetkilisinin yerine sahte imza bulunan senet ile alacaklısını kendisi gibi gösterip, borçlu şirket olarak katılanı M…. Yemekhanecilik Özel Güvenlik Sistemleri Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi’ni belirtip 35.000 TL’lik bonoyu tahsil için icraya koymak sureti ile tahsiline çalıştığı, resmi belgede sahtecilik ve kamu kurumu olan icra dairesini araç olarak kullanmak suretiyle dolandırıcılık suçunu işlediğinin iddia ve kabul olunduğu somut olayda; sanığın savunmasında suça konu bonoyu K… Yemek isimli işyerinden alacağına karşılık aldığını, sahte olduğunu bilmediğini beyan etmesi, suça konu senetteki imzanın borçlu şirket yetkilisine ait olup olmadığının yapılan bilirkişi incelemesi sonucu kesin olarak tespit edilememesi ve bononun iğfal kabiliyeti konusunda raporda bir değerlendirme yapılmaması, sanığın yazı ve imza örnekleri alınıp, bonodaki yazı ve imza ile karşılaştırılmaması karşısında, gerçeğin kuşkuya yer vermeksizin tespiti için, sanığın savunmasında belirttiği K…. Yemek isimli işyerinin ticari ünvanı sanıktan sorulup, araştırıldıktan sonra suç tarihindeki yetkilisi tespit edilip, sanığın savunmasında belirttiği hususların sorulması, sanığın ve gerektiğinde K… Yemek isimli işyeri yetkilisinin, huzurda alınmış olan imza ve yazı örneklerinin yanı sıra başka amaçla atılmaş samimi imzalarını içeren belge asılları (resmi daireler ve bankalardaki imzasını içeren belgeler ) getirtilip, çekteki yazı ve imzaların sanığa ya da K…. Yemek isimli işyeri yetkilisi ait olup olmadığının tespiti için uzman bilirkişiden rapor aldırılması, çek aslının dosyaya getirtilerek iğfal kabiliyetinin bulunup bulunmadığının tespiti , yapılan sahtecilikte aldatma yeteneğinin bulunup bulunmadığının takdir ve tayininin hakime ait olduğu da dikkate alınarak, söz konusu çekin mahkeme heyeti tarafından incelenip, özellikleri zapta geçirilip, bu şekilde, iğfal kabiliyeti bulunup bulunmadığının tespit edilip, sonucunda sanığın hukuki durumunun belirlenmesi gerektiği gözetilmeden eksik inceleme ile hüküm tesisi,Kabule göre TCK’nın 53. maddesi uygulanırken, sanığın kendi alt soyu dışındaki kişilerle ilgili, bu maddenin 1. fıkrasının (c) bendinde öngörülen “velayet hakkı ile vesayet veya kayyımlığa ait bir hizmette bulunma yetkisi”nden yoksun bırakılmasına karar verilmemesi,
Bozmayı gerektirmiş, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 22.05.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.