Yargıtay Kararı 15. Ceza Dairesi 2012/17161 E. 2014/9465 K. 13.05.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2012/17161
KARAR NO : 2014/9465
KARAR TARİHİ : 13.05.2014

Tebliğname No : 11 – 2010/93889
MAHKEMESİ : Isparta Ağır Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 21/01/2010
NUMARASI : 2009/38 (E) ve 2010/3 (K)
SUÇ : Nitelikli dolandırıcılık

Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp,onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.
Bilişim sistemlerinin, banka veya kredi kurumlarının araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık suçu, TCK’nın 158/1-f maddesinde düzenlenmiştir. Maddenin gerekçesinde de; “Dolandırıcılık suçunun, bilişim sistemlerinin, banka veya kredi kurumlarının araç olarak kullanılması suretiyle işlenmesi de, birinci fıkranın (f) bendinde bu suçun bir nitelikli unsuru olarak kabul edilmiştir. Bilişim sistemlerinin, banka veya kredi kurumlarının, özellikle bu kurum ve kuruluşları temsil edenlerin, kurum ve kuruluşları adına hareket eden kişilerin, başkalarını kolaylıkla aldatabilmeleri bir güven kurumu olan bu kuruma güvenin sarsılması bu kurumların araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık suçunu, nitelikli hâl
saymıştır. Bilişim sisteminin aldatılmasından söz edilemeyeceği için, ancak bu sistemin araç olarak kullanılarak bir insanın aldatılması yani dolandırılması halinde bu bendin uygulanması mümkündür. Aksi halde yani sisteme girilerek bir kişi aldatılmayıp sistemden yararlanılarak çıkar sağlanmışsa bilişim suçu veya bilişim sistemi kullanılmak suretiyle hırsızlık suçunun oluşması söz konusu olacaktır. Bilişim sisteminden maksat, verileri toplayıp, yerleştirdikten sonra bunları otomatik işlemlere tâbi tutma olanağını veren manyetik sistemlerdir. Günümüzde bilişim sistemleri ile sesli-görüntülü haberleşme, elektronik imzanın kabulü,yeni ticari ilişkiler, internet bankacılığı hizmeti ile para transferleri ve bunlar gibi pek çok yenilik toplumsal hayata girmiş, bilişim gerek iş gerekse günlük hayatta vazgeçilemeyecek kadar önemli bir noktaya ulaşmış, bilişim teknolojileri daha hızlı ve ucuz bir nitelik arz etmesi nedeniyle, klasik yöntemlere nazaran daha fazla tercih edilir duruma gelmiştir. Bu sistemlerin güvenle kullanılması, aynı anda hızlı ve kolayca birçok kişi tarafından ulaşılması ve diğer taraftaki failin kontrol imkanını azaltması nedeniyle nitelikli hal sayılmıştır. Banka ya da kredi kurumlarının araç olarak kullanıldığından söz edilebilmesi için, dolandırıcılık fiili gerçekleştirilirken bankaların olağan faaliyetlerinden ya da bu faaliyeti yürüten sujelerden hileli araçlar kullanılarak yararlanılması veya banka ve kredi kurumlarının olağan faaliyetleri nedeniyle üretmiş oldukları maddi varlıkların suçta araç olarak kullanılarak haksız çıkarın elde edilmesi gerekir. Bankaların, ödeme aracı olarak kullanılması halinde bu fıkra uygulanamayacaktır.
Katılan M.. S..’ın elma üreticisi olduğu, sanık E.. Ö..’nin katılandan elma satın almak için yanına geldiği ve 10000 TL’lik elma aldığı, elma bedelinin 3000 TL sinin peşin verildiği, kalan 7000 TL nin 4650 TL lik bir adet Akbank çeki ve 2515,00 TL lik bir de senet verilerek ödenmesi konusunda anlaştıkları ve sanığın katılana Akbank Seferhisar şubesi muhataplı, keşidecisi H…. Petrol Ürünleri ve Tic. olan 4,650 TL bedelli çeki verdiği, çekin arkasında ciranta olarak “A. A.” yazdığı, M.. S..’ın çeki 07/04/2006 tarihinde tahsil için Akbank Isparta Şubesine götürdüğü, çekin sahte olduğunun, sanığın bu şekilde katılanı dolandırdığı iddia edilen somut olayda;
1- Dosya arasındaki adli tıp raporları uyarınca, çek yaprağının tamamen sahte olduğunun tespit edildiği, çek arkasındaki “A. A.” ibraresinin de sanığın el ürünü olduğunun sanık ikrarı ile belirlendiği, bu şekilde tanık beyanları, rapor ve tutanaklar ile tüm dosya kapsamına
göre, sanığın bir bankanın maddi varlığı sayılan çeki sahte şekilde oluşturarak katılana verip nitelikli dolandırıcılık suçunu işlediği anlaşılmakla, sanığın eyleminin bilişim sistemlerinin, banka veya kredi kurumlarının araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık suçunu oluşturduğu ve hakkında TCK 158/1.f maddesi tatbiki gerekirken, suçun nitelendirilmesinde hataya düşülerek sanığın eyleminin basit dolandırıcılık suçu olduğu kabul edilip TCK 157/1. maddesi uygulanmak suretiyle eksik ceza tayin edilmesi,
2- 5237 sayılı TCK’nın 53/4. maddesi gereğince, kısa süreli hapis cezası ertelenen sanık hakkında 5237 sayılı aynı Kanunun 53/1. maddesinde gösterilen hak yoksunluklarına hükmedilemeyeceğinin gözetilmemesi,
Bozmayı gerektirmiş, o yer Cumhuriyet savcısının temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde görülmüş olduğundan, hükmün 5320 sayılı Kanununun 8/1. maddesi uyarınca uygulanması gereken CMUK’nın 321. maddesi gereğince BOZULMASINA, 13/05/2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.