Yargıtay Kararı 15. Ceza Dairesi 2012/17103 E. 2014/9458 K. 13.05.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2012/17103
KARAR NO : 2014/9458
KARAR TARİHİ : 13.05.2014

Tebliğname No : 11 – 2010/189660
MAHKEMESİ : Seydişehir Ağır Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 20/01/2010
NUMARASI : 2009/133 (E) ve 2010/2 (K)
SUÇ : Nitelikli dolandırıcılık, resmi belgede sahtecilik

Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.
Yaşın küçüklüğü,akıl hastalığı, akıl zayıflığı, ayyaşlık veya bunlara benzer durumlarda bulunma dolayısıyla, fiil ve hareketlerin saikini ve sonuçlarını doğru olarak algılayamayan kişilerin dolandırılması, TCK’nın 158/1-c bendiyle ağırlaştırıcı neden kabul edilmiştir. Algılama yeteneğinin zayıflığından yararlanmak suretiyle kişilerin aldatılması daha kolaydır. Algılama, duyu organları aracılığıyla, olay, nesne ve ilişkileri birbirinden ayırt etme demektir. Yaş küçüklüğü,akıl hastalığı,akıl zayıflığı, sarhoşluk, uyuşturucu etkisinde bulunma yada bunlara benzer sebeplerden biriyle akla uygun biçimde davranma yeteneğinden yoksun olan kişilerin aldatılması suçun konusudur. Mağdurda zayıf da olsa bir irade,zayıflamış bilinç var olmalıdır. Akla uygun davranma demek,belli bir olay karşısında normal insanlardan çoğunun izleyeceği davranışa uygun hareket etmek demektir. Hâkim,somut olayın mahiyetini,kişinin içerisinde yaşadığı sosyal çevreyi, gelişme derecesini,muhakeme ve fikrî becerisini göz önünde tutarak değerlendirme yapacaktır. Algılama yeteneğinin hiç olmaması halinde, aldatılması gereken bir irade söz konusu olmayacağından
dolandırıcılık suçundan bahsedilemeyeceğinden hırsızlık suçu söz konusu olacaktır. Ceza sorumluluğu olmayan 12 yaşını bitirmemiş çocukların ve tam akıl hastalarının yaptıkları hareketlerin anlam ve sonuçlarını bilemeyeceklerinden aldatılmalarından ve dolandırılmalarından bahsedilemez.12 yaşını tamamlayıp 15 yaşını tamamlamayan çocukların algılama yeteneklerinin bulunup bulunmadığı araştırılarak, bulunmaması halinde eylem, hırsızlık suçunu oluşturacaktır. Fail, bilerek mağdura uyuşturucu madde vererek veya sarhoş ederek onun algılama yeteneğini azaltmış ise ve oluşturulan bu zayıflık anında mal alınmışa eylem, TCK’nın 148/3 kapsamında mefruz cebir kapsamında değerlendirileceğinden yağma suçunu oluşturacaktır.
Katılan A.. Y..’un, sanık Y.. Y..’un öz annesi olduğu, katılan hakkında aldırılan 17/11/2009 tarihli Meram Tıp Fakültesi raporuna göre algılama yeteneğinin ileri derece bozuk olduğu, sanığın, annesi katılan A.. Y..’un algılama yeteneğinin zayıflığını bilerek ve bundan yararlanmak suretiyle 2005 yılında katılanı dolandırmak suretiyle onun adına ayakkabıcı dükkanı açtığı, yine bu durumdan faydalanarak katılan adına vergi kaydı alıp, dükkanı ile ilgili olarak borçlusu A.. Y.. olan ve adli emanetin 2009/52 ve 2009/73 sırasında kayıtlı tüm senetlere A.. Y.. adı ile kendi parmak izini basıp katılanın mührünü kullandığı anlaşılmakla, sanığın eylemlerinin dolandırıcılık ve mütelselsilen resmi belgede sahtecilik suçunu oluşturduğu, ancak sanığın katılanın öz oğlu olması nedeniyle TCK 167/1.b maddesine göre dolandırıcılık suçundan ceza verilmesine yer olmadığı kararı verilmesi; resmi belgede sahtecilik suçundan ise mahkumiyetine hükmolunması gerektiği gözetilmeden yazılı şekilde her iki suçtan da beraat kararı verilmesi,
Bozmayı gerektirmiş, katılan vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün bu nedenlerle, 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 13/05/2014 tarihinde oybirliği ile karar verildi.