YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2012/17077
KARAR NO : 2014/3478
KARAR TARİHİ : 25.02.2014
Tebliğname No : 11 – 2010/174050
MAHKEMESİ : Amasya 1. Asliye Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 11/02/2010
NUMARASI : 2009/186 (E) ve 2010/15 (K)
SUÇ : Hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma
Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Güveni kötüye kullanma suçunun oluşabilmesi için; failin bir malın zilyedi olması, malın iade edilmek veya belirli bir şekilde kullanmak üzere faile rızayla tevdi ve teslim edilmesi, failin kendisine verilen malı, veriliş gayesinin dışında, zilyedi olduğu malda malikmiş gibi satması, rehnetmesi tüketmesi, değiştirmesi veya bozması ve benzeri şekillerde tasarrufta bulunması ya da devir olgusunu inkar etmesi şeklinde, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir.
Suçun, meslek ve sanat, ticaret veya hizmet ilişkisinin ya da hangi nedenden doğmuş olursa olsun, başkasının mallarını idare etmek yetkisinin gereği olarak tevdi ve teslim edilmiş eşya hakkında işlenmesi hâlinde, nitelikli hali oluşmaktadır.
Sanığın katılandan kiralamış olduğu evden ayrılırken kira başlangıcında katılan tarafından kendisine demirbaş olarak teslim edilen kazanını da götürmek suretiyle hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma suçunu işlediğinin iddia olunduğu olayda, sanığın kolluktaki beyanında evden taşındığında katılana ait banyo kazanını götürmediğini beyan ettiği ancak ifadesinin devamında 12.05.2009 tarihinde banyo kazanı ve musluk başlarını alarak katılanın evine gittiğini, katılana telefon açmasına rağmen gelmediğinden getirdiği eşyaları geri götürdüğünü beyan ettiği, katılanın da kolluktaki beyanında, 12.05.2009 tarihinde, sanığın kendisini telefonla arayarak götürmüş olduğu banyo kazanını getirdiğini söylediğini, ancak korktuğu için gitmediğini beyan etmesi, katılanın bu beyanı ile sanığın beyanının, banyo kazanının katılana geri getirilmesi yönünden örtüşmesi karşısında, sanığın kolluktaki banyo kazanını katılana geri getirdiğine ilişkin beyanı sorulup, banyo kazanını götürmediğine ilişkin mahkemedeki beyanı ile kolluktaki beyanı arasındaki çelişki giderilerek, bu çelişki giderildikten sonra sanığın hukuki durumunun tayin ve tespiti gerekirken, sanığın beyanları arasındaki çelişki giderilmeden yazılı şekilde beraat kararı verilmesi,
Bozmayı gerektirmiş, katılanın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 25.02.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.