YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2012/17058
KARAR NO : 2014/3456
KARAR TARİHİ : 25.02.2014
Tebliğname No : 11 – 2010/162375
MAHKEMESİ : Ümraniye 1. Sulh Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 16/02/2010
NUMARASI : 2009/304 (E) ve 2010/248 (K)
SUÇ : Güveni kötüye kullanma
Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Güveni kötüye kullanma suçunun oluşabilmesi için; failin bir malın zilyedi olması,malın iade edilmek veya belirli bir şekilde kullanmak üzere faile rızayla tevdi ve teslim edilmesi, failin kendisine verilen malı, veriliş gayesinin dışında, zilyedi olduğu malda malikmiş gibi satması, rehnetmesi tüketmesi, değiştirmesi veya bozması ve benzeri şekillerde tasarrufta bulunması ya da devir olgusunu inkar etmesi şeklinde, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir.
Dolandırıcılık suçunda ise; failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.
Sanığın, 27.05.2007 tarihinde ölen ağabeyi A..B..’dan ölümünden önce 07.05.2007 tarihinde aldığı bankadaki hesabından para çekme yetkisi içeren ve kamu kurumu niteliğinde olmayan Noter tarafından düzenlenen vekaletnameyi kullanarak, ağabeyi’nin ölümünden iki gün sonra hesabından para çekmek suretiyle yasal mirasçı olan katılanları zarara uğrattığı iddia edilmesi karşısında, sanığın eyleminin TCK’nın 157. maddesinde belirtilen dolandırıcılık suçunu oluşturup oluşturmayacağına ilişkin delilleri takdir ve değerlendirme görevinin üst dereceli Asliye Ceza Mahkemesine ait olduğu gözetilerek, görevsizlik kararı verilmesi gerekirken yargılamaya devamla yazılı şekilde hüküm kurulması,
Bozmayı gerektirmiş, katılanlar vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 25/02/2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.