Yargıtay Kararı 15. Ceza Dairesi 2012/17027 E. 2014/9277 K. 12.05.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2012/17027
KARAR NO : 2014/9277
KARAR TARİHİ : 12.05.2014

Tebliğname No : 11 – 2010/131300
MAHKEMESİ : Batman 1. Ağır Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 22/12/2009
NUMARASI : 2009/76 (E) ve 2009/324 (K)
SUÇ : Nitelikli dolandırıcılık

Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.
5237 sayılı TCK’nın 158/1-j bendinde, dolandırıcılık suçunun, Banka veya diğer kredi kurumlarınca tahsis edilmemesi gereken bir kredinin açılmasını sağlamak maksadıyla, işlenmesi, nitelikli hal olarak kabul edilmiştir. Bu suçun oluşabilmesi için, Kredi elde eden kişinin banka veya diğer kredi kurumu görevlilerini hile ile aldatmış olması gerekir. Krediyi alan kişinin aldatıcı herhangi bir eylemi olmaksızın, sırf banka elemanlarının kendi görevlerini layıkıyla yerine getirmemeleri yüzünden bir kredi açılmışsa, dolandırıcılıktan bahsedilemez, şartları varsa bankacılık suçundan bahsedilebilir. Bu suçun mağdurları banka ve diğer kredi kurumlarıdır. 5411 sayılı “Bankacılık Kanunu’nun 3. maddesinde banka, 48. maddesinde ise kredinin tanımı yapılmıştır. Tahsis edilmemesi gereken bir kredinin açılmasını sağlama suçun konusudur. Kredinin tahsis edilmesinin gerekli olup olmadığı, kredi verecek kuruluşun mevzuatında öngörülen düzenlemeler çerçevesinde belirlenir.
Fiil, sahte kıymet takdiri raporları veya gerçeğe aykırı belgeler, bilançolar düzenleyerek hileli davranışıyla bunları aldatmaktadır. Kredi kurumu banka olmamasına karşın faiz karşılığında olsun veya olmasın, kanunen borç vermeye yetkili kılınan kurumlar anlaşılır. Bu itibarla böyle bir yetkiye sahip olmayan bir kişi veya kuruluşa karşı bu fiilin işlenmesi hâlinde koşulları varsa, basit dolandırıcılık suçu söz konusu olacaktır.
Sanıkların, B… Motorlu Araçlar Limited Şirketi’nin Batman Acentesi’nden Peugeot marka aracı 33.143 TL bedelle satın alma hususunda şirketle anlaştıkları, şirketin bu satış karşılığında, sanıklara Batman Şekerbank Şubesi aracılığıyla kredi kullandırttığı, sanıkların bu krediyi kullanabilmek için gerekli evrakları toplayarak bankaya teslim ettikleri, kredinin sanıklardan Hacire adına tahsis edildiği, şirketin, aracın trafik kaydının yapılması için Batman’da trafik takipçiliği yapan tanık K. D. ile irtibat kurarak aracın evraklarını bu kişiye gönderdiği, ancak sanık Yalçın’ın, tanık Kemal’i bularak, trafikte kendisinin tanıdıkları olduğundan bahisle aracın kaydını daha çabuk alacağını söyleyerek, aracın evraklarını onun elinden aldığı, evraklar arasında bulunan ve banka lehine rehin hakkı kurulması talebini içerir yazıyı dosyadan çıkarttığı ve bu şekilde aracı eşi diğer sanık Hacire adına rehinsiz olarak kaydettirdikten sonra, ruhsatın fotokopisini çektirerek bu fotokopi üzerine, araç üzerinde banka lehine rehin olduğu şerhini sahte olarak yazdırdığı ve bu şekilde hazırladığı ruhsat fotokopisini bankaya verdiği, kısa bir süre sonra da bu aracı M. Ö. rehinsiz ruhsatı kullanarak satıp şahıstan parasını aldığı, ilk kredi taksidinin ödenmemesi üzerine durumun ortaya çıktığı, böylece sanıkların eylem ve fikir birliği içinde hareket ederek nitelikli dolandırıcılık suçunu işlediklerinin iddia edildiği olayda,
Sanık Hacire’nin kredi sözleşmesini 13/08/2007 tarihinde imzaladığı ve banka tarafından kredinin aynı tarihte sanığa kullandırtıldığı, banka kredi kullandırırken, sanığın ibraz ettiği belgeleri esas alarak hareket ettiği, sanık Hacire ve eşi diğer sanık tarafından ilk aşamada sunulan belgelerde herhangi bir sahtecilik bulunmadığı, kredi kullanımında herhangi bir hileli harekette bulunulmadığı, bankaya sunulan belgelerin de gerçek olduğu, bankanın da bu gerçek belgelere dayalı olarak kredi kullandırdığı, bu işlemlerin tamamlanmasından sonra bankanın 15/08/2007 tarihinde aracı satan B.. Motorlu Araçlar Limited Şirketi’nin Batman Acentesi aracılığı ile Batman Trafik Tescil Şube Müdürlüğü’ne bir yazı yazarak araç üzerine rehin konulmasını istediği, normal koşullarda araç satışını yapan şirketin trafik işlerini takip etmesi gerekirken, şirketin elemanının, sanık Yalçın’a güvenerek bütün belgeleri ona teslim ettiği, bu sanığın da, bankanın rehin yazısını dosyadan çıkartarak rehinsiz olarak tescil işlemini gerçekleştirdiği, daha sonra ruhsat üzerinde oynama yaparak “rehinlidir” şerhini ruhsata işlediği, bu ruhsat fotokopisini bankaya ibraz ettikten sonra, gerçekte rehinsiz olan
aracı bir başkasına sattığı, söz konusu sahtecilik eyleminin, kredinin alınması için değil, kredi alınıp kullanıldıktan sonra, ödeme yapılmaması için gerçekleştirilen bir eylem olduğu, önceden doğmuş bir zarar veya doğmuş bir borç için hileli davranışlarda bulunması halinde zarar veya borç, kandırıcı nitelikteki davranışlar sonucu doğmayacağından dolandırıcılık suçunun oluşmayacağı, eylemin, bu aşamadan sonra taraflar arasında hukuki ihtilaf mahiyetinde olacağı dikkate alınarak, sanıkların unsurları oluşmayan dolandırıcılık suçundan 5271 sayılı CMK’nın 223/2-a maddesi gereğince beraatlerine karar verilmesi gerektiği gözetilmeden yazılı şekilde mahkumiyet kararı verilmesi,
Bozmayı gerektirmiş, sanıkların temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükümlerin bu nedenlerle, 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 12/05/2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.